Yani bu gazetenin sahibi sorumlusu olsam Yavuz'a (Donat tabii) müthiş bir ikramiye verir, sonra da kovardım..
İkramiye yaptıklarından..
Yani adam bitmez tükenmez bir yorulmazlıkla, çağdaş köşe yazarlığının en güzel örneğini veriyor.
Masasında, koltuğunda, hatta evinde yazıp, gazeteye maillemiyor..
Her gün bir yere gidiyor, bıkmadan, usanmadan, yorulmadan.. Halkın nabzını tutuyor ve bana en önemli, en taze haberi sunuyor köşesinde..
"Halk ne diyor olup bitenlere.." Her gün konuşan ve de hep ayni şeyi konuşanları değil, onların söylediklerine ve olup bitenlere halkın tepkisini, onların beklentilerini anlatıyor.
Öyle anlatıyor ki, Meclis'teki her milletvekili okuyup, ders, sonuç çıkarmalı, öylesi..
Nefes almadan okuyorum..
Bu şimdi çok büyük gazetecilik değil mi?.
Peki "Niye kovuyorsun o zaman" diyorsunuz tabii..
İtiraf ediyorum..
Gıptadan..
Kıskançlıktan!.
Hasetten yahu..
Oh be.. Söyledim nihayet!.
Millet davetlerle, ısmarlama yazılar için dünyayı dolaşır, Los Angeles, Las Vegas, New York, Londra, Paris, keyif yaparken, ülkemin en uç noktalarına gitmekten yorulmayan, bıkmayan ve "Halkımı" yazan adamı kıskanmam da ne yaparım ben?.
Ben İstanbul'u dolaşıyorum diye övünüyorum, adam Türkiye'de basmadık yer bırakmıyor, yahu!.
Gel de kıskanma!.