National Geographic'de bayıldığım bir şov programı var.
Cosmos belgesel dizisinin unutulmaz sunucusu, bilim adamı Neil Degrasse Tyson, her hafta bir söyleşi programı yapıp, günümüz Uzay gerçeklerini, herkesin izleyebileceği bir dille anlatan söyleşiler yapıyor..
"Yıldızlarla Buluşma!.."
Her zaman denk gelemediğim için kaydediyor ve izliyorum.
Gülerek, eğlenerek ve öğrenerek..
Pazar gecesi izlediğim bölümün konusu "Mars'ta yaşam mümkün mü?"ydü. Matt Damon'a Oscar adaylığı kazandıran Marslı filminin kitabını yazan Andy Weir ile, Mars'a Curiosity adlı Uzay Rover'ini indirmeyi başaran ekibin şefi konuklarıydı. Filmin ne kadarı bilimsel, ne kadarı kurgu diye başladılar..
Nasa'nın Curiosity'yi yapmayı ve indirmeyi başaran ekibin şefi, hayata müzikle başlamış. Bir gece provadan çıkıp eve giderken gök yüzüne bakmış. Bakış o bakış..
Konuya öyle merak salmış, kolları öyle sıvamış ki, müziği bırakıp fiziğe, astro fiziğe dönmüş, sonunda Nasa'ya giren, girmekle kalmayıp o mucizeyi gerçekleştiren ekibin başına geçen kişi olmuş.
Tyson, şefe "Size Nasa'da 'İnek' derlermiş, öyle mi" dedi ve sordu, "Bu laf nerden geliyor?"..
Mekteb-i Mülkiye'nin hem de doktoralı bir İnek'i olarak, kulak kabarttım, tabii.. Bizim okuldaki anlamı ile "İnek gibi çalışmak"tan geliyor. Bir sene çalışır, sonra her mayısta, gazetelerin birinci sayfalarına geçen İnek Bayramı yapardık.
Okulda harika festival günleri, son gün de önde bir inek, Ankara sokaklarında yürüme.
O zaman Mekteb-i Mülkiye idik tabii. Mülkiye bitti. Orada şimdi, adı sanı duyulmaz yüzlerce fakülteden biri var.
Bütün bunları "Tebessüm" köşeme niye yazdım..
Neil Degrasse Tyson konuyu şöyle kapadı..
"Bir şeyi sevişmekten daha ilginç bulanlara 'İnek' denir.."