"Anıtkabir Bahçesine o çocuk bahçesini yapma kararı alan komutana "Atatürk Nişanı verilmeli" diye yazacaktım bugün ki, Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK), dünyaya örnek olacak bu harikulade kararını, birkaç sözde Atatürkçü'nün kıyameti koparması üzerine kaldırdığını öğrendim, pazar günü.
Yani TSK, hem de nasıl Atatürkçü benim yüzümü kızartan bu sahte kahramanlara teslim oldu..
Sözde.. Sahte..
Bunlar ağır eleştiri sözcükleri ama, gerçek..
Çünkü bunların hiçbiri aslında Atatürk'ü tanımıyor..
Hatta sevmiyor. Onu sadece göstermelik olarak kullanıyor.. Altında yatan niyetleri o kadar açık ki..
Hani "Maksat üzüm yemek değil, bağcı dövmek" deriz ya.. Aynen o!.
Bunlarda biraz Atatürk kültürü olsaydı, o muhteşem adamın en mutlu anlarını çocukların arasında, onlarla oynayarak, onlarla çocuklaşarak, gerektiğinde onlara baş öğretmenlik yaparak geçirdiğini bilirlerdi..
Atatürk çocuk demekti. Onlarla çocuklaşmak demekti.
Çocuklara "Bayram" armağan eden ilk dünya lideri değil miydi, o?.
Hiç mi Atatürk belgesi izlemediniz?. Hiç mi, Atatürk ve tarih kitaplarında simge olmuş fotoğraflara bakmadınız?.
O çocuk cıvıltıları, neşeleri ve coşkularının büyük Ata'nın ruhunu, o bir hafta nasıl mutlu ettiğini hiç düşünmediniz mi?.
Asık suratla rap rap yürüyenleri mi tercih ederdi Atatürk, sorulabilse, yoksa her gün bahçesine koşarak gelen, neşe çığlıkları ile o rengarenk kaydıraklarda kayan çocukları mı?.
Soru bile anlamsız..
Üstelik..
5 yaşında çocuk her sabah oyun için nereye gelecek?.
Atasına.. Yaşı ilerledikçe, Anıtkabir'i tanıyacak..
İçinde yatanı tanıyacak.. Atatürk'ü sevecek, sayacak.. O bahçeden Atatürkçü beyinler yetişecek..
Bundan harika Atatürk Okulu, Atatürk Eğitimi olur mu?.
Harika fikrinin arkasında duramamak, savaşmamak, ilk saldırıda teslim olmak, TSK'ya yakıştı mı?.
Atatürk düşmanları, en başta Fetöcüler, ne memnun olmuşlardır, bu teslimiyetten?.
Tartışmayı bile bekleyemediler..
Yazıklar olsun!.