"Murat" dediğim, Murat Karpuz.. Editörlerimizden.. Beşinci sayfada tek sütundan biraz büyük bir habere muhteşem bir başlık atmış ki, Türkiye'nin halini özetliyor..
Genel Yayın Müdürüm Erdal'ın yerinde olsam, bu dişi başlığı birinci sayfanın tepesine, Sabah başlığının da üstüne, boydan boya atardım..
"Her bahaneye bir cinayet" demiş, Murat, başından sonuna cinayet haberleriyle dolu sayfasındaki haberlerden birine..
Başlık atma sanatının şaheseri.. "Küçük büyük demeden her başlığı iyi düşünmek gerek" derim ya kırk yıldır.. İşte ona harika örnek..
Başlığın altında iki küçük haber var. Birinde birlikte kafayı çeken arkadaşlar, üç kuruş için kapışıyorlar. Bir ölü, bir yaralı..
Ötekinde.. Koyunlar kuzulamış. 3 kişi "Kuzuları nasıl paylaşacağız" diye birbirlerine girmişler.. İki ölü..
Hangi gazeteyi alsanız fark etmez.. Her gün en az bir sayfa cinayet haberi var.. Gerçekten her bahaneden bir cinayet çıkarır hale geldik.. 60 yıldır bu mesleğin içindeyim, böyle cinayet bolluğu yaşamadım.. Cinayet haberlerini bir araya getirsek, tek başlıkta "Şu kadar ölü, bu kadar yaralı" diye yazsak, terör kayıplarını aştığını görürüz..
İşin acısı.. Her bahaneye cinayeti kanıksadık. Gazetelerin hiç biri, konuyu "Olay" yapmıyor.
Bu ülkede bunca üniversite, bunca uzman var.. Biri çıkıp "Bu cinayet bolluğunun sebebi şudur" demiyor.. Yahu bizim zamanımızda biri İstanbul, biri Ankara'da, topu topu iki üniversite vardı ama tüm profesörleri bütün millet tanırdı. Çünkü ülkenin sorunları üzerine konuşur, politikacılara da yol gösterirlerdi.
Şimdi hepsi bir köşeye sinmiş oturuyorlar.. Gazeteci de merak edip, onları konuşturmuyor..
Sayın Toplum Psikolojisi hocalarım..
"Her bahaneye bir cinayet işleniyor ülkemde.. Bu salgının, bu çılgınlığın sebebi nedir, bir fikriniz yok mu?. Ne işe yararsınız siz?. Onca diplomanız, onca unvanınız ne işe yarar?. Vergilerimle maaş almaya mı?."