Fulya'da konser bitti. Çıktım, arabama biniyorum, yardımcım Ercan "Bunlar ekstraya mı gidiyorlar.. Orkestranın çoğu sizden evvel fırladı gitti" dedi..
"İçeride uyukluyorlardı, nasıl fırladılar acaba" dedim..
İDSO, İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası.. Peki araya sıkışan (bg) ne anlama geliyor?.
Söyleyeyim..
"Bitse de gitsek!."
Ne kadar heyecanla koşmuştum oysa, o konsere..
Genç bir Kazak şef.. Kazakistan operasından tanıdığım müthiş bir bariton.. Bir Kazak Kemancı..
Enfes bir repertuar..
Ama başladı, keyfim kaçtı.. Sahnedeki orkestranın büyük bir bölümü tam "bg" havasındaydı ve bu havalarını görmemek, fark etmemek mümkün değildi. Hele iki üflemeli saz sanatçısı vardı, tam karşımda, evlere şenlik.. Uflar, puflar, enselerini kaşıyıp, kafalarını ovmalar.. Aralarında konuşmalar..
Kendi üflemeleri olmadığı zamanki hallerini hissetmemek, o "Bu çalan müzik dinlemeye değmez" diye nerdeyse ilan edişlerini görmemek mümkün değil.. Oysa konuk keman sanatçısı, Haçaturyan çalıyor, hem de nasıl tempolu..
Yaptığı işten sıkılan sanatçı olur mu?. Sen sıkılırsan, seni izleyen keyif alır mı?.
"Devlet memurundan sanatçı olmaz, diyenler haklı mı acaba" diye ilk defa düşündüm..
Konçerto bitti. Şef, arada solo yapan sazları teker teker işaret edip alkışlatacak.. Şefe bakan yok. Bir an önce kulise kaçma merakları öylesine ki, şef, arkası dönük birini omzundan tutup "Seni alkışlatıyorum, selam ver" demek zorunda kaldı, resmen.
İkinci bölüm dünyanın en ünlü klasik müzik parçası ile açıldı. Kısmet Müzikali ile "Stranger in Paradise" adlı pop şarkıya dönüşen, zamanın tüm ünlü popçuları tarafından okunan, her ülkede liste başı olan o emsalsiz Poloveç Dansları (Borodin). Benim en sevdiğim şarkıların başında gelir..
Yani başı dünya romantiği, sonu fıkır fıkır oynatan Poloveç dansları bu kadar ruhsuz nasıl çalınır?.
Orada koptum işte konserden..
Eve öfke içinde dönerken, elimdeki yıllık programa baktım, neler kalmış diye..
22 Nisan'da kaçmaz bir İspanyol Gecesi var. Program harika.. İki de konuk gitarcı.. Ama inanın içimde şu an zerre heves yok..
Sonra 29 Nisan.. "Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı Konseri" yazıyor, sayfanın tepesinde kocaman harflerle..
Programa bakar mısınız?.
Dvorak Çello Konçertosu ve Schurbert 8. Senfoni..
Yahu "Milli Bayram özel" programı!. "Milli" anlayışınız bu mu sizin?.
"Çocuk bayramı" konseriymiş bir de.. Ne çocuk yıldızlarımız var sahnede, ne de bu programla salona izleyici çocuk gelir.. O zaman nasıl "Çocuk Bayramı Özel Konseri" bu?. Alay mı ediyorsunuz, milletle?.
Bir daha çıldırdım. Eve geldim ve ilaç alıp yattım..