Çok keyifli saatler geçirdiğim ikinci okul, Balgat'ta mahalle arasında, yan yana eski binalar birleştirilerek yapılmış, sıcak, şirin bir kampüsteki Plato Meslek Yüksek Okulu'ydu..
Bu ülkede düşünmeyi, karar vermeyi, planlamayı öğreten üniversite çok.. Peki ama, o düşünülen, planlanan işleri yapacak elemanlar nerde?.
Plato Meslek Yüksek Okulu işte bu ihtiyaca cevap vermek için kurulmuş. Kurucusu bizim Sinan Çetin.. Her çeşit iş yapan, her yere girip çıkan Sinan bakmış görmüş ki, ülkede en büyük sıkıntı "Kalifiye eleman" konusunda..
Adam arıyorsun.. On kişi geliyor.. Onu da "Her işi yaparım" diye geliyor.. Yahu ben her işi yapan değil, bir işi iyi yapan eleman arıyorum.."
Yok.. Memlekette işsizlik çok, ama boş bekleyen iş de çok. Çünkü o iş, kalifiye eleman bekliyor..
Plato Meslek Yüksek Okulu bu büyük ihtiyaç için kurulmuş işte..
Neler mi yetiştiriyor..
Neler yetiştirmiyorlar ki.. Bilgisayarınızda Plato Meslek Yüksek Okulu yazın girin. Hepsi orda.. Ben burda fikriniz olsun diye birkaç örnek vereyim..
Adalet, Aşçılık, Basım ve Yayın Teknolojileri, Bilgisayar Destekli Tasarım ve Animasyon, Bilgisayar Programcılığı, Çocuk Gelişimi, Dış Ticaret, Endüstri Ürünleri Tasarımı, Fotoğrafçılık ve Kameramanlık, Grafik Tasarım, Halkla İlişkiler ve Tanıtım, İlk ve Acil Yardım, İnternet ve Ağ Teknolojileri, İş Sağlığı ve Güvenliği, Medya ve İletişim, Mimari Restorasyon, Moda Tasarımı, Radyo ve Televizyon Programcılığı, Saç Bakımı ve Güzellik Hizmetleri, Tıbbi Dokümantasyon ve Sekreterlik, Tıbbi Görüntüleme Teknikleri, Tıbbi Laboratuvar Teknikleri, Turizm ve Otel İşletmeciliği Uygulamalı İngilizce ve çevirmenlik..
Bu konuları isterseniz, İngilizce de alabiliyorsunuz..
İki yılda koluna bir altın bilezik takmanın her an her yerde aranır olmanın yolu, aslında meslek okullarından geçiyor, üniversitelerden değil, gençler..
Bu meslek okulları işi aslında hükümet politikası olarak ele alınmalı ve teşvik edilmeli..
Sımsıcak okulun salonunda gençlerle oturduk ve süremiz el verdiğince sohbet ettik..
Onlar benden birşey öğrendiler mi bilmem, ama ben bu buluşmalardan çok şey öğreniyorum..
"Hani ne olacak bu memleketin hali" sorusu var ya, dünya durdukça sorulası.. O sorunun yanıtı güncelde değil. Gelecekte.. Yarın bizler yokuz.. Bu gençler var.. Onlar gelecek her yetkili ve sorumlu yere.. Kim o gençler peki?.
İşte o sohbet, o sordukları sorulardan, gençliği tanıyorum..
Nelerle meşguller?. Neyi merak ediyorlar.. İnsanın ne olduğunu en iyi soruları ortaya çıkarır.. Ben üniversiteye öğrenci seçsem, cevap için yüzlerce soru sormam.. Karşısına oturur, "Bana soru sor" derim.. Soru çıkarır onun çapını ortaya çünkü.. Soru çıkarır, bu dünyanın, bu ülkenin neresinde yaşadığını..
Hafta sonu söyleşi çöplüğü halinde gazetelerimiz.. Onlarca..
Hangilerini okuyorsunuz?.
Seçiminiz, konuşulan kişi değil. Konuşana bakıyorsunuz. Kimle konuşursa konuşsun önemli değil. Siz konuşturanı seçiyorsunuz. Çünkü artık biliyorsunuz ki, o birinin önüne soru sormak için oturmadan önce dersini iyi çalışıyor ve öyle sorular bulup çıkarıyor ki, karşısındaki cevap vermeyip sussa bile haber oluyor..
Kaç kişi var böyle ülkemizde?. Onlarca, yüzlerce söyleşi yayınlanırken..
Plato öğrencileri beni fevkalade umutlandıran bir görüntü sergilediler.. Çok güzel sorular sordular..
Plato'dan "En kısa zamanda yeniden gelmek üzere" neşeyle ayrıldım.
Üçüncüsü mü?.. O yarın!..