Galatasaray- Trabzon maçı ile ilgili görüşlerimi neden dün yazmadım.. Çünkü, bu medyanın o olayları nasıl yazacağını tahmin ediyordum ama, sabah işe gelirken Sabah dışındakileri okumamıştım. Okuma saatim öğleden sonraydı. Herkes güya (!) maçı yazarken, ben gerçeği, asıl gerçeği, hazin gerçeği, medyayı yazacaktım ve madem medyayı yazacaktım, hepsini okumam gerekiyordu, ne yazacaklarını, nasıl yazacaklarını bile bile..
..Ve okudum pazartesi öğleden sonra.. Beni yanıltmadı dünyanın en popülist medyası..
Son sözü en başta söyleyeyim de kimse yanılmasın..
Bu ülke sporunda popülist olmak, Fenerbahçeli olmaktan geçer.. Bu yüzden bütün spor sayfaları Fenerbahçelidir, esasta..
Bu yüzden bu ülkede doğru dürüst spor yapılması mümkün değildir.. Genelde hemen her ama her yorum yazısı, eleştirinin altında Fenerbahçe vardır.. O kollanır. Keser hep Fener'e yontar..
O maç, Fenerbahçe- Trabzon olsaydı ve aynen öyle oynansa, Fener aldığı o galibiyetle şampiyon olsaydı, bugün Deniz Ateş Bitnel kahraman, Salih Dursun utanç anıtı ilan edilmişti ayni medya, ayni imzalar tarafından.. Takımın adı Galatasaray olunca, gözlükler hemen tersine çevrildi..
Hep öyle olmuyor mu?.
Daha bir gün evvel öyle olmadı mı, Ey bu ülkenin tüm spor müdürleri.. Televizyoncular dahil.. Tüm eleştirmenleri.. Bir gün evvel bir satır yazdınız mı, ceza sınırındaki beş Fenerbahçeli futbolcunun bir tekine sarı kart göstermeyen Mete Kalkavan için..
Yüreği olan var mı içinizde, maçın bandının karşısına oturalım ve Alves, Caner, Diego ve Alper'in bir de değil, hatta ikişer sarıdan atılmaları gereken pozisyonlarını gözünüze sokayım.. Hele Caner'in hakeme iki metreden ettiği sinkaflı, çok çirkin, çok iğrenç küfürünü göstereyim.. ..Ve de Fernandao'nun iki sarıdan kırmızı görmesi gerektiğini.. Hepsine göz yumdu, eyyam hakemi Mete Kalkavan.. Çünkü Fener'in bir hafta sonra yarışa devam için Beşiktaş'a karşı mutlak kazanması gereken bir maçı vardı. Bunlardan birine o ceza kartını çıkarsa Kalkavan, hem de Beşiktaşlı bilinen Kalkavan ailesinin soyadını taşıyan Mete, bir ceza kartı çıkarsa perişan etmez miydi Fener medyası onu..
Kalkavan bunu biliyordu da, onu bile bile bu maça atayan Kuddusi ekibi bilmiyor muydu sanıyorsunuz?. İstenen o kartların çıkmamasıydı çünkü..
Gözü stattan başka şey görmeyen Fikret Orman o gaflet uykusundan uyansa da, Beşiktaş üzerine oynanan oyunların onda birinin farkına varsa..
Hiç değilse Şenol Güneş'in arkasında dursa. Tüm spor basınının sözcüsü, NTV'de sıcağı sıcağına yaptığı konuşma, bizimki dahil tüm gazetelere aktarılan Rıdvan Dilmen'i Deniz Ateş Bitnel'i eleştirirken utançla dinledim ve okudum..
"Aykut'u, Özer'i bırak be hocam, bırak gitsinler.."
İsteğe bakar mısınız?. Eyyam yap.. Sana lafla, işaretle hakaret etsinler.. "Seni milyonla seyirci önünde iki paralık etsinler, sen Üç Maymunları oyna" diyor, Türkiye'nin baş yorumcusu.. "Eyyam yap" diyor.. "Caner'i görmeyen, duymayan Mete Kalkavan gibi yap" diyor..
..Ve de daha sıkılmadan Salih Dursun'u anıtlaştırıyor.. Bir gençlik öfkesine kapılan delikanlının, milyonla gence nasıl kötü örnek olacağını zerre düşünmeden "Ben de olsam ayni şeyi yapardım" diyebiliyor.. Öğleden sonra bütün gazetelere baktım. Okudum.. Hepsi ayni eyyamın içinde, vuruyorlardı abalıya.. Gencecik bir geleceği bitireceklerini bile bile.. Bitirmeliler ki, emsal olmalı, artık sahaya hep eyyamcılar, hep yorumu Fener'e yontanlar çıkmalıydı. Bitnel mükemmel bir maç yönetmedi. Hataları vardı.. Ama bir şeyi daha vardı.. Yüreği!.
Size bir şey diyeyim mi, genç yaşta hak ederek kazandığı FİFA kokartını kaybetme pahasına maçta inandığını yaptı.. "Bitler Medyası"nın istediği eyyamı değil..
Konuşalım mı şimdi?.
Sabri'nin yaptığı harekete penaltı çalmayışı hata oldu. Belki de onun etkisinde kalarak Koray'a çaldığı penaltı, asıl zararı verdi Galatasaray'a.. Lazio maçının en iyisi Koray, Trabzon'a karşı da mükemmel giderken, penaltıyla takımını yenik duruma düşürdüğü düşüncesi ile psikolojik düşüşe uğradı. Galatasaray golü gecikince de iyice dağıldı. Denizli onu oyundan almak zorunda kaldı. Belki yarınki o çok kritik Lazio maçında da oynatmayacak. Fransa'daki Avrupa Finallerinde Milli Takım umudu olacak bir genç, başlarken bitecek.. Yazık değil mi?. Sonrası..
Hakan Balta'nın düşüşü... Penaltı diyenler var, ama hakem hocalarının pek çoğu "Kol doğal durumdaydı, penaltı olmaz, doğru karar" dediler.. Ama bir duran topta, Trabzonlu'nun, Galatasaraylı'yı bel kündesi ile yere indirişini, nasılsa yanılıp (!) ekrana getirildiği halde hiç kimse yazmadı. Hiç kimse görmedi.. O sırada top bu iki adamın önünden geçiyordu, yani oyundaydı üstelik.. Ama Fener medyasının işi değildi ki, Galatasaray lehine pozisyonları çalmak..
Özer'in sarıları.. İlkini görmek için Özer çırpındı. Ama fetvayı Rıdvan kesti ya.. Hakem efendi sana ne.. Dön arkanı git.. Beşiktaş- Gençler maçında gördük fetvanın sonunu.. Ne kartlar çıkmadı.. Döndüler arkalarını gittiler.. İkincisi. Efendiler artık öğrenin, topa dokunmuş olmak, yanlış bir hareketi meşrulaştırmaz. FİFA'nın Kural Kurumu, sakatlama sebebi olabilecek bir gurup dalışları yasakladı. "Önden olursa sarı, arkadan olursa kırmızı" dedi.. Topa dokunma falan söz konusu değil. Yasak dalışı yaparsan kartı yersin..
Aykut'un sarı kartlarının hangisi haksızdı peki?. Niçin?. Gazetelerdeki hakem yorumlarını okudum.. İtiraz eden yok.. Her iki pozisyon da sarı kartlıktı. sadece bizim ligde onlarca, yüzlerce örneği var.. Hele sarısı olduğunu bile bile Podolski ile horoz döğüşüne çıkması. İkisi de sarıyı hak ettiler ve aldılar.
Cavanda'nın penaltısı ve kartı.. Hakeme koşup elle itmesi kesin kırmızı zaten itiraz eden yok. Penaltı mı?. Lig TV, canlı yayın sırasında tekrar çekimleri çeşitli açılardan yayınlarken, bir tanesinde, öne atak yapan Umut'a, arkada kalan Cavanda'nın yan tekmesini net gösteriyor. Umut'un sol bilek üstüne, Cavanda sağ ayağı ile vuruyor. Vurma yeterli, ama hızlı koşu sırasında o vuruş ayrıca düşme sebebi. Yani penaltı kararı, çok müthiş bir süzme sonucu.. Doğru karar.
Ardından Salih Dursun'un yaptığı tartışmasız kırmızı..
Şimdi bakın bakalım tabloya.. Bitnel niye bitiriliyor?. Yürekli olduğu için mi?.
Kendi paçasını kurtarmak için gencecik bir FİFA Hakemini ateşe atan Kuddusi Müftüoğlu, Merkez Hakem Kurulu Başkanı olarak hakemlerine "Yürekli olun. Mert olun. Gördüğünüzü, inandığınızı çalın arkanızdayım" diyeceğine, "Bu ülkede düdük çalmak için Cüneyt Çakır gibi eyyamcı olun" nasihatı veren Müftüoğlu'dur asıl suçlu.. Bu "Bitler Basını"nından korkup eyyama daldığı, istifa gibi onurlu bir kurumu bilmediği için!.
Türk Futbolu'nun sorunu, "Bitnel" değildir, dostlarım..
Medyaya yerleşmiş popülist ve teşkilatı ele geçirmiş, emir kulu, eyyamcı bitlerdir!. Bu bitler ortada dolaştıkça, "Uyuz" olanların sayısı da artacaktır, hiç şüpheniz olmasın!..