Geçen hafta Gaziantep önünde sezonun en başarılı futbolunu oynayan ve müthiş geriye dönüş işareti veren Galatasaray topu topu bir hafta içinde sıfırladı.. Bu defa futbolun "F"sini oynamadan, oynama gereği duyduğunu da göstermeden, sahadan talihli bir "0-0" ile ayrıldı.. Ne olmuştu bir haftada peki?. Ertesi gün pazardı. Bütün gazeteleri ve yorumları okuma fırsatı buldum. İşin farkında varan, adını çekinmeden koyan iki yazar vardı. Cumhuriyet'te Arif Kızılyalın. Vatan'da Serhat Ulueren..
***
Arif, Burak'ın gidişini en iyi değerlendiren yazardı. " (Bu gidiş) fena çarpmış Galatasaray'ı. Hem taktik, hem moral açısından sıfıra indirmiş. Sahadakiler 'Biz bir figüranız' moduna girmiş. ilk 45 dakikada resmen uyudular. uyuttular.." Haksız mı Arif..
Siz kendinizi herhangi bir Galatasaraylı futbolcunun yerine koyun.. Ara transfer sona erdikten, yani yeni oyuncu alma şansı kalmadıktan sonra, takımın en büyük hücum silahı gönderilirse, ne düşünürsünüz?.
"Yahu bunlar üç gün sonraki Lazio maçlarını bile bekleyemediler. Demek Galatasaray yönetimi, ligden de, Avrupa'dan da, kupadan da umudunu kesti. Topatan tüccar gibi elinde ne varsa satıyor.. Sıra hangimizde acaba" demez misiniz?. Galatasaray'ı boş verip siz de kendi ticaretinizi düşünmeye başlamaz mısınız?.
Bir hafta önce koşan, çırpınan, takımı coşturan Sneijder, nasıl uyudu 45 dakika sahada.. Selçuk nasıl o pasif, yana geriye futbola döndü, ötekiler oyunu nasıl "Bitse de gitsek" havasında oynadılar fark etmediniz mi?. Dursun Özbek yönetimi, panik içinde, Galatasaray'a ihanet etti. Burak transferi sadece Burak'ı göndermek değil, tüm takımı sıfırlamaktır, düşünemedi.
Burak şiddetle gitmek istiyordu ve haklıydı. Arena tribünlerine yerleşen hainler, Galatasaray'ın can damarlarını kurutmak için Aziz Yıldırım'dan maaş alan casuslar gibi davranıyorlar yıllardır. Fenerli medyanın ve Fenerli oldukları şüphesiz bazı sosyal medya trollerinin gazına gelerek, Galatasaray'ın canına okudular.
"Burak aklın varsa git" diye ben yazdım. Gitti..
Gidince geriye kalan ruh halini, ilk devrede gördük..
İkinci devre.. Sabri oyuna girince, kendine geldi Galatasaray.. Reis ipleri eline alınca, Selçuk'la uyuyan Galatasaray canlandı. Oynadı ve oynattı.. Sağdan harika asistler yaptı. Bunlardan biri Olcan'ın kafası ile direkte patladı. Kendisi iki pozisyona girdi. Seyirci ne yaptı "Islıkladı Sabri'yi" diye yazdı Serhat Ulueren.. Oysa asıl ıslıklanacak başkasıydı. Onu yazdı Serhat. "Selçuk uzatma dakikalarında Sneijder'e vereceğine Umut'un arkasına top attı, Umut topu yakalayamadı ve Selçuk elleriyle, kollarıyla Umut'u bir anda tribünlerin kucağına attı... Yapma Selçuk, çok ayıp. Top kapamıyorsun, araya oynayamıyorsun, şut desen yok, öldürücü pasların yok, sonra arkadaşını tribünlere şikâyet ediyorsun. Al izle, gör bakalım pası Umut'un ayağına mı yoksa arkasına mı atıyorsun? 63'te Podolski'nin güzel pasında Selçuk kaleye doğru dürüst vursa, öyle ya da böyle G.Saray kazanırdı..."
Yani, Arif ve Serhat, "Konya maçındaki rezil futbol ve kahreden sonucun gerçek sebebinin sahada olmadığını" gören ve anlatan iki gerçek analizciydiler.
Hedef olarak, Hocayı, oyuncuları değil, yönetimi ve tribünleri gösterdiler.
Aynen katılıyor ve onları alkışlıyorum.