Son zamanlarda en çok kutlandığım yazı oldu, Mustafa Koç'un cenaze töreninden dört saat naklen (!) yayın yapan NTV ile ilgili eleştirilerim..
Yani, Haber Televizyonlarındaki bu baştan savmacılık, bu şişirme, bu "Ben yaptım oldu" geçiştirmesinden herkes şikayetçiymiş..
Naklen yayın, bizim mesleğin dilinde "Haber"dir. Hem de en can alıcı haber..
Haber de, daha mesleğe başladığın ilk günde öğretilen beş soru ile başlar..
İlk soru.. Birinci soru.. Meslek alfabesinin "A"sı..
"Kim?.."
O törene kimlerin katıldığını, dört saatlik Canlı (!) Yayın'dan (!) değil, Allah razı olsun, ertesi gün, 24 saat sonra yani, gazetelerdeki resimlerden öğrendim..
Eski TBMM Başkanı Hikmet Ağabeyim (Çetin) varmış mesela.. Mesut Yılmaz, eşi ve oğlu varmış. NTV'nin patronu Ferit Şahenk ve eşi varmış.. Hüsamettin Özkan, Aydın Doğan varmış.. Demet Akbağ.. Tülin Şahin.. Ömer Sabancı, Ömer Dinçkök, Cem Hakko, Aziz Yıldırım, Ömer / Ali Karacan, Hayri İnönü, Yıldırım Demirören.. Daha kimler kimler..
Siyasetçi, sporcu, sanatçı, medyatik..
Onlarca.. Yüzlerce önemli, tanınmış kişi.. Hiçbirini görmedik, duymadık..
Oğuz Haksever'in bitmez tükenmez gevezelikleri ve ortada herkesin merak ettiği bir müthiş görsellik varken, Mustafa Koç'un ayni dört sahnesinin tekrar tekrar döndürülen arşiv görüntüleri ile doldu dört saat..
Al sana naklen yayın!..
Bir cenaze töreninde neyin yayınlanacağını bile bilmeyen naklen yayın!.
Ya, Haber Kanalları, Haber Tv'ciliğini öğrenecek, biz izleyicileri adam yerine koyacak, saygı duyacaklar.. Oraya hazırlıklı gidecekler.. Ya da ben, her gün daha ağırlaşarak eleştireceğim.. Bilesiniz..
Kızmaca gücenmece yok, dostlarım.. Bu sözcük gerçek.. Hemen hepsi yıllanmış dostlarım, hepsinin başındakiler.. Çoğuna lafla anlattım. Ama söyleyince bir kulaklarından girip ötekinden çıkıyor.. Yazdın mı kalıcı oluyor..
Yazı kulak arkası edilemiyor, çünkü..
Ve de hepsi biliyor ki, ben "Bir kere yazdım, görevimi yaptım" deyip konuyu unutanlardan değilim.. Bıkmam, usanmam..
Tuttum mu, koparana kadar!..