Dr. Banu Çiftçi, çok sevdiğim bir genç arkadaşım.. Kadın ve Doğum Hastalıkları uzmanı..
10 Kasım gecesi beni Fulya'daki muayenehanesine davet etti..
"Sürprizim var" dedi..
Kalktım gittim.. 12 katlı bir yeni, modern bina.. Kapısında devasa "Vital Fulya" yazıyor.. Sonra tanıştık.. Hayata Erzincan'da bakkal çıraklığı, yani evlere paket götürerek başlamış, İstanbul'a göçmüş, sonra bu harika binayı yapacak kadar kendini ve işini geliştirmiş, ilkokul mezunu Davut Topoğlu sahibi..
"Sağlık Bakanlığı'nın çıkardığı 'Muayenehane Koşulları'nı okudum ve hepsini kapsayan bir bina yapmaya karar verdim. Sadece doktorlara kiralanacak bir "Yaşam" binası..
Amerika'da görmüştüm ilk, her türlü doktorun toplandığı gökdelen binaları.. Bizde de başlamış. Ne iyi olmuş.. Girişteki levhalara baktım. Her derde deva var..
Banu, benim gibi yakın dostlarını, terasa çağırmış. Bir sunum yaptı..
Bu genç, güzel ve cazip genç kadın (Bu ayrıntıyı niye yazdığımı anlayacaksınız), iki defa Afrika'ya gitti. Gönüllü doktorluk yapmak ve orada hizmet edecek yerel sağlık elemanı ve ebe yetiştirmek için..
İlk gittiği yer Somali.. Ülkenin ve nüfusun yüzde 85'i teröristlerin elinde.. 2012.. Bu yaz da Kongo'ya gitti. Nispeten sakin ama, orası da karışık..
Gittiği yörelerde kadınların üçte, erkeklerin dörtte biri tecavüze uğramış. Tecavüze uğrayıp hayatta kalanlar talihli..
Genç, güzel ve cazip bir genç kadın.. Yolu dahi olmayan önüne ne çıkacağı bilinmeyen en ücra Afrika köylerine..
İlk gidişi hadi merak.. Ya ikincisi.. Banu şimdi üçüncüye hazırlanıyor..
Çünkü o bir gönüllü.. Yeryüzü Doktorları/ Doctors Worlwide üyesi.. Gittikleri yerde imkânlar içinde hastane kuruyor, eleman yetiştiriyor, o elemanların maaşlarını da onlar veriyorlar..
Yani insanlığa, idealizme bakar mısınız?.
Banu, bir slayt şovu ile önce Somali günlerini anlattı.. Sonra Kongo'yu.. Onu dinlerken "Tam gününü seçmişsin Banu" dedim.. "Yurtta barış, cihanda barış" diyen Atatürk'ün, Cumhuriyet'in kızı, işte bu.. Bir Atatürk'ü anma gecesinde bir Cumhuriyet kızı var karşımda, gururla izlediğim..
Ben bunları düşünürken tam da, "Afrika bitti. Şimdi İstanbul" dedi, Banu.. Ekranda görüntüler belirdi.. Kırmızı bayrak renkli tişörtler.. Üzerinde kalpaklı Atatürk resimleri.. Siluetleri..
Kendi elleri ile dünyaya getirdiği ve "Meleklerim" dediği, minik çocukları toplamış. Bayrağıma ve Atatürküme sarmış.. Dolmabahçe'ye saygı duruşuna götürmüş, o sabah saat dokuzu beş geçe..
Atam, ülken, ülkem emin ellerde. Rahat uyu.. Dün Ipad'ime 2.5 yaşındaki yeğenim Leylüşümün resmi düştü.. Elindeki karanfili, senin kalpaklı resminin önüne koymadan, saygı duruşundaydı, saat tam 9'u 5 geçe, tam önünde.. Ana okulundaki arkadaşlarıyla birlikte..
Senin neslin bitti. Biz, bir sonraki kuşak da bitiyoruz. Ama bayrak yarışı elden ele sürüyor Atam..
Kurduğun Cumhuriyet gibi, sevgin de ebediyen sürecek!..