Selman Ada'nın paçavra ettiği yaz festivalleri içinde, cımbızla bir gece seçebilip, Aspendos'a gittim..
Beni götüren iki isimdi.. Stravinsky ve Mehmet Balkan..
Biri emsalsiz müzikler yazarı.. Öteki, dünya çapında bale yönetmenimiz. Her eseri olay olan adam..
Balkan, Stravinsky'nin doyumsuz İlkbahar Ayini'nini bale yapmıştı. Koşulmaz mı?.
Ama orda beni bir de sürprizin beklediğini gördüm.. Gene Stravinsky'nin bir başka emsalsiz eseri Ateş Kuşu'nu da bale yapmıştı bizimkiler.. İki genç.. Armağan Davran ve Volkan Ersoy.. Ve de harika yapmışlardı.
Tayfun Çebi'nin o insanı rüya alemine götüren dekor tasarımı içinde, Ateş Kuşu'nu dans eden Burcu Olguner, tam bir masal perisiydi.. Aslı Çilek (Prenses), Boğaçhan Bozcaada (Prens), hele Dolun Doyran (Büyücü) de harikaydılar.
Ardından Mehmet Balkan'ın koreografisiyle İlkbahar Ayini başladı..
Stravinsky'nin müziği, ilkel kavimlerin en büyük coşkusu İlkbahar'ın gelişi dolayısı ile yaptıkları törenleri, dinsel ayinleri anlatır.
Mehmet Balkan bu insana hayaller kurduran müziği canlandırmış, sahneye koymuş işte..
İzmir, Mersin, Antalya balelerinden seçilmiş gençlerle harika bir iş ortaya çıkarmışlar..
İnanın izlemeye doyamadım. İnanın bir daha, bir daha gideceğim bu sezon İzmir'e bu iki baleye, bir de Adnan Saygun Salonunun dinginliğinde ve bu defa banttan değil, canlı müzik eşliğinde doymak için..
Gece ile ilgili tek eleştirim, Bahar Ayini, yani İlkbahar Güneşinin coşku ve mutluluğunu anlatan sahnedeki anlaşılmaz loşluktu. Dansçıları tanımayacağınız kadar karanlıktı sahne..
Mehmet Balkan'ın tercihi mi, yoksa Işık Tasarımcısı Fuat Gök'te mi hata bilmem.. Ama İlkbahar'ın ilk güneşi için yapılan Bahar Ayini, pırıl pırıl, ışıl olmalı!..