Uzun zamandır trafik yazmıyordum. "Valisiz, Emniyet Müdürsüz, Trafik Müdürsüz İstanbul'da yazsam ne olacak" diye..
Umudumu seçime bağlamıştım. Yeni bir hükümet kurulur, yeni bakanlar gelir, yeni bakanlarla yeni yöneticiler gelir ya.. O zaman yazacaktım.
İstanbul'u sahipsiz bırakan Emniyet Müdürünü, seçim hükümetinde İçişleri Bakanı yapmazlar mı?.
Dün İstanbul Valisi'nin üç adım gerisinden geliyor, "Emriniz olur" diyordu. Şimdi vali üç adım geriden gelip, emir bekleyecek ondan..
Neyse..
Yeni bakanın nasıl bir İstanbul bıraktığını anlatmak için bu defa yazmaya karar verdim.
Kanyon'un arka kapısı önündeki yoldan Büyükdere Caddesi'ne çıkacağım, 1 Eylül öğle vakti.. Ben sağdayım. Bölünmüş yolun solu da, Büyükdere Caddesi'ne çıkıyor, ama Maslak yönüne, sola döneceklere ayrılmış.. O şerit boş..
Birden bu 34 ZJ 3715'i gördüm dehşet içinde.. Bir Passat..
Zincirlikuyu yönünden geliyor. Büyükdere'nin Maslak yönünde o kavşakta sola dönüş yok. Sağa dönebilir, ileri gidebilir o kadar..
Muhterem trafiği, hem de o kavşakta nerdeyse 24 saat trafik polisi varken nasıl hiçe sayıyor..
Sola döndü mü?. Benim solumdaki, tek yönlü yola ters istikametten girdi mi?.
Yani pervasızlığa bakar mısınız?. Yasak dönüş ve yasak yöne giriş.. Nerde?. İstanbul etrafına çember çizseniz, pergelin sivri ayağını koyacağınız yerde.. Kanyon önünde.. Yüzlerce araba, binlerce göz önünde..
Yetmez.. Bir de siren taktırmış 34 ZJ 3715, ki o da yasak..
Adamdaki pervasızlık, İstanbul'un nasıl başı boş, nasıl sahipsiz bırakıldığının örneği..
Bu kentte trafiğe çıktınız mı, başınız çaresine aman çok dikkatle bakın ki, akşam eve sağ salim dönebilesiniz..
Tabii bir de kız kardeşime, Tuzla'ya giderken, Deniz Harpokulu'ndaki diploma törenine helikopterle gelip giden devlet büyükleri için, "Ne olur ne olmaz" diye karayolunda alınan önlemleri de gördüm ayni gün..