Üçüncü sayfa editörümüz Murat Karpuz'u kutlarım..
Pazartesi günü sayfasına "Yine kime kızdıysak, silaha sarıldık" diye manşet atmıştı.
Bir gün evvel gazeteyi okurken, ayni soruyu ben kendi kendime sormuştum, "Bize ne oluyor" diye..
Sabah'ın ayni sayfasında, ayni gün yer alan haberlere takılıp..
Manisa'da bir polis memuru, evlenme hazırlığı yaptığı sevgilisi ve meslektaşını, bir tartışma sonunda vurmuştu.
Bir öğretmen, boşanma davası açan eşini öldürmüştü, Antalya'da..
Mesleklere bakar mısınız?.
Canımızı ve çocuklarımızı emanet ettiğimiz insanlar buysa, ötesi..
Ötesi de sayfada vardı zaten..
Kütahya'da gençler "Niye baktın" diye kavgaya tutuşmuşlar, kardeşini korumak için koşup gelen ağabey, kafasına silahın dipçiği ile vurulması sonucu beyin kanamasından ölmüştü.
Bin liralık bir sıva karma aleti borcu yüzünden birbirine giren iki arkadaş ve ailelerinin kavgası, ölümle bitmişti Konya'da..
Pazartesi, Kastamonu'da bir baba, arabasını isteyen sarhoş ama öz oğlunu tabancasıyla beş kurşun atıp öldürünce, Tokat'ın bir köyünde de, 20 yaşında bir delikanlı, 40 yaş büyük komşusunu gene bir tartışma sonucu tabancayla vurunca, Murat Karpuz bu başlığı atmıştı işte.. "Bu konuyu yazmalıyım artık" diye düşünürken, dünkü gazetenin üçüncü sayfası geldi, kahve masamda önüme..
Manşet.. "Akraba kavgası 4 ölü.."
Gaziantep'te iki kardeşin çocukları kavga ederken araya büyükler karışınca, unutulup gidecek kuzen kavgası büyümüş. Kavgada o hırsla, öfkeyle, tabanca çekmeyi anlarım. Ama öyle olmamış. Kavgayı ayırmaya değil, büyütmeye gelen babalardan biri, eve koşup tüfeğini almış, resmen katliama girişmiş. Ablasının kocası, yani eniştesini ve üç oğlunu, yani yeğenlerini birer birer vurup öldürmüş. 15 yaşındaki en küçük yeğen, kaçmış aslında.. Peşinden gidip yakalamış, onu da orda vurmuş..
Öfkeye bakar mısınız?.
Ayni sayfada devamı var, cinayetlerin.
Osmaniye'de bir adamı tartıştığı karısı vurmuş öldürmüş. Bizde kadın erkeği öldürürse haber olmuyor, satır arasında geçmiş.
Çamlıhemşin'de gene aile içi kavga.. İki ölü var.. İstanbul'da bir hurdacı, komşusunun park etmiş arabasının üzerine bir hurda parçası düşürmüş. Haydi kavga.. Bıçaklar çekilmiş. Bir ölü..
Bu yazıyı okuduğunuz gazetenin üçüncü sayfasını çevirin şimdi.. Kim bilir benzeri kaç haber vardır?.
Şimdi bu ülkede topu topu iki üniversitenin olduğu benim zamanımda, profesörler manşetlerden inmez, ülke sorunlarıyla ilgili bilimsel görüşlerini anında açıklarlar ve bir kamu oyu oluştururlardı.
Şimdi ülkemde yüzlerle üniversite var.. Prof.larda "Tıs" yok..
Medyada da tabii..
Her gün ayni kişileri çağırıp, saatlerce on paralık değeri olmayan ayni siyasi yorumları yaptıran haber kanallarından birinin aklına "Fark yaratmak" gelmiyor..
Yahu bunca Toplum Psikolojisi uzmanı Prof. var bu ülkede..
Kitapları var.. Dünyada yayınlanmış makaleleri var..
Biri merak etmiyor mu, memleketin göreceli olarak en sakin olması gereken yörelerindeki öfke cinayetlerinin asıl sebebi nedir diye?.
İstatistik yapın.. Terörün kol gezmeye başladığı Doğu'da mı daha çok insan öldürülüyor, ilgisiz Batı bölgelerinde mi?.
Bu öfkenin, bu en ufak tartışmada hemen silaha sarılmanın, öğretmeni, polisi ile adam öldürmenin, çocuk kavgasında eve koşup silah alıp gelerek ablasının kocasını ve çocuklarını, öldürene kadar kovalayıp vuracak kadar deliye dönmenin sebebi ne?.
Bunların hepsinin bugünlerde yoğunlaşması tesadüf mü, Hocalarım?.
Yoksa ortada müthiş bir "Toplumsal gerilim" var da, millet "Yan bakma"yı bile bahane edip silaha mı sarılıyor?.
Üniversitelerin, diploma verme dışında görevleri vardır. Biz öyle yetiştik, öyle öğrendik..
Şimdi "Bana dokunmayan yılan bin yaşasın" devrine mi girdik de, tümünüz sözleşmiş gibi susup oturuyorsunuz, profesörler?.
Biriniz söyleyin, bu öfke fırtınasının sebebi ne?.
Uzaylılar mı bu hale getiriyor bizi?.