Dünyanın her ama her yerinde ve de her rejiminde sokak müzisyenleri vardır.. Los Angeles'tan Sydney'e, Moskova'dan Tokyo'ya..
Yayaları ile ünlü caddelerde, metrolarda, banliyö istasyonlarında çalar, gelen geçene müzik iletir, üç beş kuruş da para kazanırlar. Gözlerimle gördüm. Onlarcasını durdum, dinledim..
Bu sokak müzisyenlerinden, ne starlar çıkmıştır, bilseniz..
Şimdi Şile,
Türkiye'nin en sevilen tatil yörelerinden biri..
İstanbul için günü birlik bir piknik, tatil, deniz, dinlence, eğlence yeri..
Dün sabah, "Ne var, ne yok" diye Çalar Saati açtım. Fox'un haber programı..
İsmail Küçükkaya "Sizi Şile'ye götürüyoruz" deyince de sevindim.
Güne neşeli görüntülerle başlayacağız" diye..
Öyle de başladık zaten.. Bir delikanlı..
10 sazı tek başına çalabiliyor.. Bir kaçını ayni anda.. Tek kişilik bir orkestra kurmuş. Şile'nin en turistik meydanına yerleşmiş. Popüler şarkılar çalıp söylüyor. Gelip geçenler de tempo tutup, eşlik ediyorlar. Halk eğleniyor..
Ne güzel değil mi?.
Ama güzel bulmayanlar var. Önce Şile Belediyesi'nin Zabıtaları geliyor, çocuğu susturmaya..
Etrafta toplananlar müdahale ediyor "Kime zararı var?. Şurda eğleniyoruz" diye.. Polis geliyor sonunda..
Ve tek başına 10 saz çalan genci yaka paça göz altına alıyorlar.
Onu savunan 2 tatilciyle beraber!..
Biz "Polisi sevelim..
Sayalım" diye çırpınırken, durumdan vazife çıkaran, kraldan fazla kralcı bir takım üniformalılar, milletin devlete sevgi ve saygısını sarsan davranışlara "Hava atmak" için dalıyor ve çok yanlış yapıyorlar..
Polisin adını çıkaran, bu tipler işte!.