Maç bitmiş, Neuchatel Xamax'a 3-0 yenilmiştik. Bizi Galatasaray takımı ile kaldığımız otele götürecek basın otobüsüne yürürken o karanlıkta bana doğru koşan birini gördüm. Galatasaray'da oynamış Didier Six geldi boynuma sarıldı..
Florya'dan arkadaştık.. Futbolu bırakıp dönmüş ama hala Galatasaraylı kaldığı için, maça, Neuchatel'e gelmişti. "Çok kötü oldu" dedi..
"Aldırma" dedim.. "Biz bunlara beş atarız.."
Hayretle baktı Six.. Ben de ona baktım..
"Bu sıradan takım bize üç atıyorsa, biz niye onlara beş atmayalım!.."
Ayni sözleri otelde kafile başkanı Alp Yalman'a, takımın hocası Mustafa Denizli'ye söyledim. Onlar da benim gibi düşünüyorlardı aslında..
Alp, hemen bir toplantı yaptı otelde futbolcularla..
Ağızlarını bıçak açmayan futbolcular, o toplantıdan, inançla, güvenle ve hırsla çıktılar..
Uçaktan en önde, bizi karşılayanlara elimle "Beş" işareti yaparak indim. Görüntülerde var..
"Beş atarız" slogan oldu..
Öyle oldu ki, daha sonra maç mahkemelik olunca, delil diye sunduğumuz İsviçre radyosunun bandında spikerin şöyle dediğini duyduk, üçüncü golümüzden sonra..
"Otelden stada gelirken, yol boyu insanlar bize elleriyle 'Beş' işareti yapıyorlardı. Galiba yapacaklar.."
Gerisi efsane biliyorsunuz..
Az Alkmaar maçı bitince Başakşehir Hocası Abdullah Avcı'yı aramak için telefonuma davrandım, işte tam bunları hatırlarken, "Hocam üzülme biz bunları eleriz" demek için..
Kalecimiz hatalıydı. Onları ezerken bir gol yesek ne olurdu ki?. Ama kızmadım. Ayni hatayı, Londra'da Chelsea maçında Taffarel de yapmamış mıydı?.
Hakemin penaltı kararı doğru, ama kırmızı kartı tartışmalıydı. Çünkü "Bariz gol şansı" yoktu. Kaleye koşan stoper vardı arada..
14. dakikada 1-0 yenikken ve 10 kişi kaldık özetle..
Ama ilk 14 dakika ve arkadan gelen 75 dakikadaki 10 kişilik futbol yetti, bana "Biz bunları eleriz" inancı vermeye..
O an arayamadım Avcı Hocamı.. Şimdi burdan söylüyorum..
Tur bizimdir, Hocam!..