"Bizans tarihin en önemli olaylarından biri.
Geçen haftalarda tanıttığım Patrik Sergius için devletin geleceği her şeyin önünde olmuş" diyor Üstat Radi Dikici ve tarihi öyküsüne geçen hafta kaldığımız yerden devam ediyor..
Hazinesini sıfırlamış Roma İmparator'unun imdadına Patrik Sergius yetişmiş "Patrikhane hazinesini emrinize verelim" teklifi yapmıştı, geçen hafta..
***
"Majesteleri depo oldukça büyük. Normal giriş kapısının dışında gizli bir geçidi var. Şimdi bu gizli geçitten girmek için ayağınızın altındaki kilimi kaldırmalıyım..."
Patrik Sergius ayağa kalktı. Belinden bir anahtar destesi çıkartıp ofisin kapısını kilitledi.
Heraklius da ayağa kalkmıştı. Sergius kilimi kenara çekti. Heraklius dikkatle baktı, aşağıya inişi gösteren herhangi bir emare göremedi.
Odanın kaplaması bir bütün gibi duruyordu.
Sergius eğilip bir noktaya dokundu. Dokunduğu noktayı gösterecek bir iz de yoktu. Kapak olduğu anlaşılan bir bölüm yavaş yavaş aşağıya doğru indi ve sonra taban döşemesinin içinde yok oldu.
Ortaya rahatça inilebilecek bir merdiven çıktı.
Aşağıdan, kapalı alanlarda olması muhtemel bir küf kokusu da gelmiyordu.
Sergius doğrularak duvardan bir meşale aldı ve onu yanan bir mumla tutuşturdu. "Majesteleri, müsaade ederseniz ben önden gidip size yol göstereyim."
Yarı dönen merdivenden yaklaşık otuz basamak kadar indiler. Burası gerçekten çok büyük bir depoydu. Hafif bir esinti vardı. Anlaşılan iyi havalandırılıyordu. Belki yüzden fazla büyük sandık vardı. İleride diğerlerinden daha büyük bir sandık vardı ve Sergius oraya doğru yürüdü, arkasından da Heraklius...
Patrik sandığın kapağını yukarı doğru kaldırır kaldırmaz elindeki meşalenin alevi sandıktaki altın ve mücevherlere yansıdı ve birden içinde göz kamaştırıcı bir ışık patlaması oldu. İnanılır gibi değildi. Sanki dünyanın bütün serveti orada toplanmıştı. Kapağı kapatırken o görüntü de yavaş yavaş yok oldu.
"Majeste buradaki bütün serveti devletimiz bize bağışladı. Biz de şimdi onu devletimizin hizmetine sunuyoruz. Sadece ülke çapında bazı hizmetleri sürdürebilmemiz için beşte birini bize bırakırsanız iyi olur."
İmparator hâlâ şaşkınlığını üzerinden atamamıştı.
Ama bir taraftan da uykularını kaçıran, nasıl çözeceğini bilemediği devletin bütün yükü sırtından kalkmıştı sanki. Bu işe giriştiğinden beri ona yardım eden, önündeki tüm engelleri tek tek kaldıran yüce İsa, bu kez daha kiliseye ilk girdiği gün imdadına yetişmişti. Başını kaldırarak içinden yukarıdakine teşekkür etti.
Depoyu baştan başa, enine boyuna dolaştıktan sonra yukarıya çıktılar. "Patrik hazretleri, yapmış olduğunuz bu fedakarlık, belki de imparatorluğumuzun çökmesini, yok olmasını önleyecektir. Emin olunuz ki bu hizmetiniz asla unutulmayacak, nesiller boyu konuşulacak ve size müteşekkir kalınacaktır. Bunların nakli konusuna gelince; hemen bir program yaptıracağım.
Sandıklar geceleri gizlice hazine dairesine nakledilecek ve envanteri yapılacak. Daha sonra bir emirname hazırlayacağım. Bu emirnamede buradan aldığım bütün servetin değeri yer alacak. Devletin bunu kiliseden ödünç aldığı yazılacak. Biz ya da bizden sonraki nesiller bu miktarı ödeyene kadar kilisemize, daha doğrusu efendimiz İsa'ya borçlu kalacak. Emirname önce, yüzyıllar boyu bozulmayacak şekilde sımsıkı mumyalanacak ve sonra Ayasofya'da özel bir yerde saklanacak.
'İmparatorların Namus Borcu' diye anılacak."
Patrik Sergius'a veda eden Heraklius, kuş gibi hafiflemiş olarak saraya döndü. Ertesi sabah erken saatte hazine bakanı ve hazinenin bütün üst düzey yöneticilerinin imparatorluk ofisinde hazır bulunmalarını emretti.
Yapılan programa göre, altın ve mücevherat yaklaşık bir ay içinde hazine dairesine nakledildi.
Her sandık bir heyet tarafından sayılarak kayda alındı. Bittiğinde de her kayıt ve onların toplamını gösteren belge imparatora sunuldu.
İmparator ertesi gün bir emirname hazırlattı. "Roma İmparatorluğu'nun İmparatorlarına, Ülkemizin gelişmesi, halkımızın refahı için yüce kilisemiz, aşağıda yazılı olan değerleri devletimize bağışlamıştır.
221 bin 500 kilo altın (solidus şeklinde)
1 milyon 562 bin 870 solidus değerinde altından yapılmış eşya, (kupa ve şamdan gibi),
15 milyon762 bin 365 solidus değerinde mücevherat.
Bizden sonra hüküm sürecek ve ebediyete kadar yaşayacak Roma İmparatorluğu'muzun bütün imparatorları bu borcu kiliseye ödemek mecburiyetindedir. Bu belgenin bir sureti hazine dairesinde tutulacak ve her imparatorluk döneminde ödenen miktar bu borçtan düşülecektir.
Bu bir 'Namus Borcu Emirnamesi'dir. Diğer bir sureti kutsal mekânımız olan Ayasofya'da özel bir odada muhafaza edilecektir. Hangi imparator döneminde bu borç biterse, Ayasofya'daki özel odada bulunan bu belge ve içine konulmuş mühür şeklinde yüzük kendisine teslim edilecektir.
Bu yüzüğe ismi yazılacak, dünya durdukça kendisi ve onun sülalesi bu şerefle anılacak, yüzüğü de nesilden nesile imparatorluk yapanlara devredecektir. Ne mutlu ona.
Heraklius, Roma'nın Yüce İmparatoru
Roma (Bizans) İmparatorluğu en büyük zenginliğe, 955'te doğan ve 5 yaşında sembolik olarak imparator olan, 976-1025 yıllarında tüm yetkilerini kullanarak 49 yıl hüküm süren II. Basil zamanında erişecektir.
Kiliseye olan borç da onun zamanında tümüyle ödenecek ve Ayasofya'da tutulan 'Namus Borcu Emirnamesi' yapılan özel bir tören sonrasında açılacak, içinden çıkan mühür şeklinde yüzüğü II. Basil ve sonraki hanedan üyeleri ölene kadar parmaklarında şerefle taşıyacaklardır.