Kapıda Faruk Süren'i gördüm.. Cemal Reşit Rey'in kapısında.. O gece orda bir Pop Yıldızı vardı ve etrafta gençler dolu olmalıydı değil mi?. Ama yaş ortalaması, en az elliydi..
"Başkan niye geldin, biliyorum" dedim, Süren'e.. Kahkahayı attı.. "Sus" işareti yaptı eliyle..
Toto Cutugno'nun şarkılarıyla 70 ve 80'leri yaşayanlar orda olmayacaktı da, kim olacaktı ki?.
O zamanların tek ve emsalsiz TRT'si başında, ailecek izlediğimiz San Remo'da, tam 13 kez o vardı. 1990'da Eurovision'u da kazanmıştı. Aslında bizim Ali Kocatepe gibi, şarkı yazarıydı. Ama o uluslararasıydı. Mireille Mathieu'dan Sylvie Vartan'a, Fransızlara, Ray Charles'a kadar Amerikalılara, tabii, Domenico Modugna, Adriano Celentano dahil kendi vatandaşlarına ne şarkılar vermiş, sonunda kendi de söylemeye başlamıştı. "Sono L'İtaliano" dünyanın ezberine girdi.. O gece konserde bu şarkıya eşlik edenler arasında bağıra bağıra ben de vardım.. Tabii, Faruk da vardı, kesin!.
73 yaşında.. Sekiz gün önce bir ameliyat geçirmiş.. "Türkiye'ye gelmem ve bu gece bu sahnede olmam, Tanrı'nın bir mucizesi" dedi ve o mucize, Allah sizi inandırsın, tam 2 saat 20 dakika sürdü, arasız!.. Tam 2 saat 20 dakika sahnede kaldı, o müthiş orkestrasıyla.. Üç de nefesli vardı ki, bomba.. Zaten nefeslisi varsa, bombadır orkestralar..
Ayrılırken gözlerimizi yaşarttı hepimizin..
"Çok zor bir şeye teşebbüs edeceğim şimdi.. Kusurlarımı bağışlayın, çünkü denemek istiyorum" dedi ve "Geceler"i Türkçe söyledi.. Yukarı, gökyüzüne, Kayahan'a bir selam sarkıtarak..
Ve de Geceler'i, "L'İtaliano"ya bağlayıp potpori haline getirerek..
Alkışlar CCR'yi sallarken "Kimse durup dururken büyük olmuyor" dedim.. Gözlerim o salonda olması gereken tüm Türk Popçularını aradı. Sanatlarının bir devi, ülkemizdeydi ve hiçbiri, zahmet edip, tenezzül edip gelmemişlerdi..
Gelseler, görecekleri, öğrenecekleri o kadar şey vardı ki!..