Kanada'da yaşayan sıkı okurumuz Gönül Oran'ın mailini okurken kendi halimize gülelim mi, ağlayalım mı, uzun uzun düşündüm.
"15 gün önce Atlanta'dayken televizyonda gördüğüm haberde 'Cep telefonlarına istenmeyen mesajları gönderen firmalar bu mesajları gönderdikleri her kişiye 1500 dolar (Kişi başı yaklaşık 4 bin lira) ödeme cezası aldılar' deniyordu." Sevgili Gönül..
İşte bir yasağı işletmenin yolu bu, Sevgili Okurlar..
Ben bu maili okurken cebim "Korsan" gönderilen reklam mesajlarıyla doluydu. Hepsi izinsiz.. Hepsi, kim bilir nasıl yasa dışı yollarla toplanmış, piyasada deste deste satılan listelerle elde edilmiş telefon numaralarına tek komutla, yüzlerce binlerce yollanan ve taşıyan şirketi de fevkalade zengin eden "Yasak" mesajlar bunlar..
Sözüm ona "Yasak" tabii..
Cep telefonlarına önceden izin almaksızın mesaj göndermek 1 Mayıs'tan beri yasaklandı, güya. Hem de "Başkaları konuşur. AK Parti yapar" diyen iktidar tarafından..
Peki hani yapılan?.
Cep telefonumda sıra halinde duran ve geçen hafta gelen "Korsan, İzinsiz, Yasak, Suç/ Her ne derseniz artık" o mesajların başında Ankara Anakent Belediye Başkanı Melih Gökçek'inki duruyor. Akşam televizyonda canlı yayına çıkacakmış. Onu duyuruyor bana, çok meraklıyım ya..
Yani korsanın başı, yasağı koyan iktidarın başkentteki tepe yöneticisi..
Buyrun, burdan yakmayın..
Ötekiler farklı değil. İkinci sırada Mustafa Sarıgül var.. Hani "Bunlar gitsin, biz gelelim" diyenler.. O da İstanbul'un tepesine talipti, kazanamadı. Ama Sarıgül de Gökçek'ten farklı değil, yasaları, kuralları tanımamakta.. Vatandaşa saygısızlık etmekte.. Üstelik bu sütunda adıyla yazdım kaç defa "İs- te- miyo- rum" Sarıgül, diye..
Tabii işin içinde ve tepesinde Gökçek ve Sarıgül olunca, ötekilere kızmak, onları teşhir etmek içimden gelmiyor.. Balık baştan kokuyor.. Yellenenler İmamlar olunca, Cemaate ne diyebilirim ki?.
"Türkiye'de devlet yasağı üç gün sürer" dediler.. Bu üç saat bile sürmedi. Kimse ciddiye almadı çünkü..
Çünkü, bir devlet sorumlusu çıkıp da "Dikkat!.. Bu yasa şöyle işleyecek" demedi..
Çünkü devlette kimsenin umurunda değil.. O zaman, korsanların hiç umurunda değil..
Şimdi 72 milyon cep telefon kullanıcısını (Yetmiş iki milyon..) ilgilendiren "Yasa"ya bir göz atalım..
"Toplu gönderim için binlerce mesaj alımı yapan şirketlerin gönderdiği içerikten operatörler de sorumludur." Yani, sadece korsanlar değil, onların mesajlarını bana taşıyan Turkcell de suçlu, yasaya göre.
"Ticari elektronik ileti, alıcıya ancak önceden onayı alınmak kaydıyla gönderilebilecek."
"Ret bildirimi kolay ve ücretsiz olacak."
"Alıcının sessiz kalması durumunda 'onay' talebi reddedilmiş sayılacak."
"İletinin ticari amaç taşıdığı mesaj, ya da görüşmenin başında belirtilecek."
Yasa açık ve net.. Cep telefonu kullanıcısına hiçbir zahmet ve yükümlülük getirmiyor. Her işi, reklamı yollamak isteyen yapacak.
Özetleyeyim mi?
Size reklam, tanıtım benzeri mesaj göndermek isteyenler, önce 'Sizden' izin alacaklar. İzin isteği sistemi çok kolay cevap verebileceğiniz şekilde düzenlenecek. Cep telefonu sahibinin cevap vermemesi "Hayır, istemiyorum" anlamına gelecek. Firmalar, aldıkları "Olumlu" yanıtı, yasayı yürütmekle yükümlü Gümrük Bakanlığı'na bildirecek, orada saklayacaklar ve ancak o numaralara mesaj gönderebilecekler..
Her şey kağıt üzerinde mükemmel ama, cepte işlemiyor.
Yasayı hazırlayan Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu "Ben yazdım, bitti" deyip kenara çekilmiş.
Yasayı yürütmekle görevli Gümrük Bakanlığı daha görevinin farkında değil.
Yani, meydan boş.. Yani Türkiye dağ başı, yani korsanlar "Ferman padişahın, dağlar bizimdir" türküsü ile sinirlerimizi laçka etmeye devam ediyorlar..
Valla, ben de yazmaya devam edeceğim..