Sevgili Orhan (Mizanoğlu) hatırlanmak istedi, yukarlardan her halde..
Paris'te Şanzelize'de otururken, masamıza gelen Bodoit su şişesi üzerindeki yazıyı o çevirmişti bana, yaşam ilkelerimden biri yaparak..
"Güzel sanatlar içinde en güzeli, güzel yaşama sanatıdır!."
Bugün hayatınıza bir güzellik katın. Siyasetin, sporun yarattığı gerginlikten kurtulun, gidin güzellikler seyredin..
Nereye mi?.
İşte tavsiyelerim..
Sabah İş Sanat'a gidin, Etiler'de.. Orda bir Bedri Rahmi Sergisi var. Ama bildiğiniz sergilerden değil..
"Biz Mektup Yazardık!." Ne güzel isim değil mi?. Bu rezil cep telefonları hayatımızı ele geçirmeden önce, biz mektup yazardık gerçekten.. Bedri Rahmi Usta, kendisine gelen her mektubu saklarmış meğer.. Onlardan bir sergi açmışlar..
Öyle mektuplar var ki, bakmak kesmiyor. Okuyorsunuz. Onun için en az iki saat lazım bu sergiye.. Keşke o zamanlar tanışsam, ben de mektuplaşsaydım. Çünkü büyük usta, yolladığı mektupların zarflarına desenler çizermiş meğer..
O zarfın kıymetini bir düşünsenize..
Öyle ilginç mektuplar var ki, sergide..
Reşat Nuri Güntekin'den bir mektup mesela..
Ama bildiğiniz gibi değil.. Reşat Nuri, Milli Eğitim Müfettişi.. Bedri Rahmi de Güzel Sanatlarda Hoca.. Bakanlığa ihbar gelmiş, akademide torpil yapılıyor diye.. Müfettiş Güntekin de, Eyüpoğlu'na mektup yazmış, savunma istiyor..
Çıkmadan evvel bir minik ses odası var. Oraya girin, oturun ve dinleyin mutlak.. Bedri Rahmi'nin sesinden "Karadut'a şiirler.."
Son şiir, bizim kuşağın ezberinde olan tabii..
"Karadutum, çatal karam, çingenem.."
..Ve de bu serginin kitabını alın. Kendinize.. Günlerce oyalanırsınız.. Sevdiklerinize.. Sizi daha çok severler..
Ordan Maslak'a gidin. Öğle olmuştur. Uniq'i anlattım ya size.. Onun minik caddesindeki dükkânlardan birini seçin. Hepsinde kahvaltı var. Brunch.. Orman içinde piknik yapar gibi.. Tadını çıkarın ve yemekten sonra "Ya sırt üstü yatmalı, ya 40 adım koşmalı" ya.. Muhteşem Süleyman Sergisi, sizi bekliyor orda.. Adı gibi muhteşem bir sergi.. Dizinin içine giriyorsunuz resmen. Anlatılmaz, görülür..
Sonra.. Artık akşam üzeri.. İstikamet Nişantaşı.. Teşvikiye'de Abacı Galeri'de, resimlerine bayıldığım Faruk Cimok'un son çalışmaları var.. Tam bir keyif sergisi..
Sonra, Taksim'e doğru.. Ritz'in altındaki Ekav'da İnci Ertuğ sergisi.. Çalışmalara bakarken, ressamın yeni mezun gençlerden biri olduğunu sanırsınız. Ama yanlış.. Ertuğ 75 yaşında.. Yaş kafa kâğıdında değil, kafadadır.. Onu göreceksiniz..
Son Durak Pera..
Spor adamı İnan Kıraç'tan zerre hoşlanmam.. Sanatçı İnan ise, en sevdiklerimden biridir. Bu ülkeye kazandırdığı Pera Müzesi bir efsanedir benim için.
Şimdi orda harika iki sergi açıldı, kuruluşun onuncu yılı münasebetiyle..
Grayson Perry'nin Küçük Farklılıklar adı altında topladığı çalışmaları ve fotoğrafçı Cecil Beaton'un "Portreler"i.. Müthiş ikisi de..
Akşam evinize "Harika bir gün geçirdim" diye döneceksiniz, inanın..