İstanbul, bugün Avrupa'nın sayılı Kültür Merkezlerinden biri, resmen 2010 Avrupa Kültür Başkenti ise, bunun temelini atan kişi, dostluğu ile gurur duyduğum Nejat Eczacıbaşı'dır.
Kurduğu İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) ile başlattığı İstanbul Müzik Festivali, "Uluslararası Kültür Kenti İstanbul"un temel taşı olmuştur. Bugün geldiğimiz yeri anlatmama gerek yok.
Sevgili Eczacıbaşı'nın bir ideali vardı.. Hadi dış görünüşü neyse ama içi gerçek bir felaket, on para etmez AKM'nin kifayetsizliğini giderecek bir Kültür Merkezini kente kazandırmak..
Ankara yollarını aşındırmaya başladı. Kenan Evren Cumhurbaşkanıydı. Nejat Bey'in bulduğu yer de, Birinci Ordu sınırları içinde..
Nejat Bey ikna etti, Evren emir verdi, içinde Balyan Kardeşlerin üç tarihi köşkünün de yer aldığı Ayazağa'daki arazi, vakfa tahsis edildi. Yıl, 1990..
Nejat Bey, 1995 yılında temeli attı. Ama bittiğini görmeye ömrü yetmedi. İşi kardeşi Şakir Eczacıbaşı devraldı.
Maliyeti yüksek inşaat, Kültür Bakanlığı'nın desteği ile sürüyordu.
Başbakan Süleyman Demirel, açılışı yapmayı şiddetle istiyordu. Şakir Beye "Hızlanalım" dedi, gereken emirleri de verdi, ama onun da devri bitti.
Başbakanlığa Bülent Ecevit geldi. Bu ülkede "Kültür" denince adı en çok geçen siyaset adamı Başbakan olmuştu düşünebiliyor musunuz?.
O zamana kadar 60 milyon dolar harcanmış, kaba inşaat bitmişti. Artık iş, ince işlere kalmıştı. Açılış gün meselesiydi ama olmadı.. Ve de Şakir Bey, hayatının en büyük hatasını yaptı. O yılın İstanbul Müzik Festivali'nin açılışı Aya İrini'deydi. Ben de ordaydım. Şakir Bey açılış konuşmasında Ayazağa'dan söz etti. "İşin sonuna geldik, ama yavaşladık. Üç aydır Sayın Başbakan Bülent Ecevit'e ulaşamıyorum" dedi ve Ayazağa bitti. Yıl 2000!..
O müthiş Kültür adamı Şakir Beyi çağırıp "Aman efendim, sorun nedir" diyecekken, tam tersini yaptı. Kültür Bakanı İstemihan Talay'ı çağırdı ve emir verdi. "Bundan sonra Ayazağa'ya tek kuruş yok.."
Talay, kindar başbakanın emrini aynen uyguladı ve Ayazağa, resmen durdu..
Olayın peşine düştüm. Günlerce yazdım. Zamanın Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'den yardım istedim. Kalktı İstanbul'a geldi. Birlikte Ayazağa'yı gezdik. Sezer, İstanbul'un Kültür Yaşamına çok şeyler katacak eserin bitirilmesini istedi. Yapabileceği başka şey yoktu çünkü.. Ama kini hafiflemeyen Başbakan ve onun emir kulu Kültür Bakanı tınmadılar bile..,
Ayazağa terkedildi. 2010 yılında, İstanbul Avrupa Kültür Merkezi iken Şakir Eczacıbaşı'nı da kaybettik..
Son bir umut Mustafa Sarıgül'e gittim. Ayazağa, Şişli Belediyesi sınırları içindeydi. Sarıgül de Şişli Belediye Başkanı..
"Burayı bitir, tarihe imzanı atarsın" dedim. İlgilenir göründü, oralı olmadı. Tıpkı yanan Şan Sinemasıyla zerre ilgilenmediği gibi. Ki, Şan'ın yeri Ermeni Vakfına aitti. Sarıgül Ermenilere en yakın siyaset adamıydı. Patrik çok yakın dostuydu. Şişli Belediye Başkan Yardımcısı Ermeni'ydi. Ona rağmen..
Kültüre meraklı olmak ayrı şey!..
Ayazağa'nın üzerine bir bardak soğuk su içmek üzereyken, Kültür Bakanı Ertuğrul Günay aradı. Aya İrini'nin yanındaki çöplüğe dönmüş tarihi Karakol binasını elden geçirmiş, enfes bir Anadolu restoranına dönüştürmüştü.
Öğle yemeğine oraya çağırdı. "Sana bir sürprizim var" diyerek.. Gittim ki, Forum Gurubu orda.. Hani şu Açık Hava AVM'leriyle ünlü şirket..
Tanıştırdı.. "Ayazağa'yı onlara devrettim. Kültür Merkezi'ni onlar yapacaklar" dedi..
Adamlar masanın üzerine planlar yaydılar. Maketler koydular anlattılar.. Pek dinlemedim bile, inanın.. Çünkü söze "Mevcut yapıyı tamamen yıkarak başlayacağız" diye girmişlerdi. Tümü bitmiş kaba inşaat niye sıfırlanırdı ki?.
Eee!.. Forum, AVM şirketi olunca, Ayazağa da bir AVM olacak, bir köşesine de bir salon kondurulacaktı işte, zevahiri kurtarmak için.."
Sonra Ertuğrul Günay da bakanlıktan ayrıldı. Forumculardan da ses seda çıkmadı..
Benim ayaklarım zaten Şakir Beyin ölümünden sonra Ayazağa'ya gitmez olmuştu.. Aramadım, sormadım..
Sonra.. Sonra aniden bir telefon geldi..
Forumcular beni Ayazağa'da bekliyorlardı..Mehter Takımı gibi, iki ileri, bir geri adımlarla gittim..
Gittim ve "Mucize"yi gördüm..
Şimdi işte o Mucizeye bir daha gideceğim, bu yazıya nokta koyup.. Bir arkadaşımla yemek yiyeceğiz. Randevuyu orada verdim.. Niye orda?. Mucize'nin bir parçası da, oydu da ondan..
Bilmece gibi oldu değil mi?.
O zaman yarına kadar bekleyeceksiniz..
Şimdi çıkıp oraya bir daha gideceğim ve yarın size, İstanbul'un kazandığı bu harika Kültür, Sanat ve Eğlence merkezini anlatacağım..
İçinde AVM'nin "A"sı olmayan, benim tüm peşin hükümlerimi kafama yıkan güzelliği, güzellikleri anlatacağım..
Hafta sonu programlarınızı ailecek yapmadan, yarını bekleyin derim!..