Geçenlerde bizim çocukların Maltepe Türkân Saylan Kültür Merkezi'nde konserleri vardı. Önce maç, sonra da trafik derken, vardığımda konser bitmişti. Cüneyt Abi'nin (Koryürek) bürosunda Modern Folk Üçlüsü ile tanıştığımızdan bu yana 45 yıl geçmiş. Bunca yıllık dostluğumuz, kader birliğimiz var, çocuklar (!) 70'lerine merdiven dayamışlar.. Ben hala "Bizim çocuklar" derim.. Onlar da bana hala "Boss" derler.
Gurubun alaturkası Ahmet'e "Doktor" derim... O gün "Ne oldu şu sizin ev işi, doktor" deyince, açtırdım kutuyu..
Bizim doktor yeşil tutkunudur. AkMerkez'in Ulus kapısı karşısı, yıllardır benim yapılması için savaş verdiğim yolun yanında, Belediye Sitesinde bahçeli villada oturur.
Betonlaşan İstanbul'da, çiçeği, böceği, dutu, kirazı ile çölde bir vahadır orası. Ancak, kentsel dönüşümle birlikte müteahhitlerin de ilgi odağı.. Amaç buralara otel, AVM, rezidanslar yapmak...
Bizim doktor bir Pazar asmalar altında kahvesini içip gazetelerini okurken bir delikanlı yaklaşmış..
-Ahmet abi, senin imzan eksik kalmış, bir imzalayıver.
-Ne bu böyle?
-Abi bilmiyon mu? Evler satılıyo, bikaç kişi eksik kalmış imzalamada?!!
Doktor işin farkında değil.. Okuyor, imzalamıyor...
Ancak pazartesi cep telefonuna bankadan gelen SMS, daha da ilginç...
"İnşaat şirketinin adınıza yatırdığı 50.000 TL avansı alabilirsiniz, hayırlı olsun!
Doktor bankayı arıyor; -Hayırdır bana mesaj göndermişsiniz, nedir bu?
-Ahmet Bey, sitenizi alan inşaat şirketi, avans olarak bu parayı yatırdı, bakiyesi tapu devrinden sonra ...
-Yok teşekkürler, ben para yerine bir daire alsam?!!
Akşam döndüklerinde ki sürpriz daha da can sıkıcı.. Evlerinin duvarları delik deşik. Bilgileri dışında kolon ve kirişlerden karot yani beton örnekleri alınmış.. Bu durum Meskene tecavüz ve yasalarda da oldukça ağır cezası var...
Doktor, kendi durumundaki komşularını buluyor. 36 kat malikinden 16'sı olası "çürük raporu" ve evlerin yıkımına bir inşaat şirketiyle kat karşılığı sözleşmesi imzalıyorlar. Yıkım sonrası kiralar da avans olarak peşin ödeniyor, firma buna karşı 16 kişinin tapusuna ipotekler koyuyor...
Burası, 6500 metrekarelik müstakil bir parsel. Önünde 1500 metrekarelik hazineye terk bir yeşil alanı daha var, düşük yoğunlukta villalar inşa edilmiş içine.. Ay sonunda da önlerinde açılacak metro ile daha da değeri artacak.
Özetle, İstanbul'da Boğaz'dan sonraki en kıymetli arazilerden biri.
Ulus- Etiler, deprem açısında İstanbul'un riskli bölgelerinden değil. Ancak zorlayarak, adamını bularak alınacak raporlarla, "ömrünü tamamlamış bina" statüsü ile deprem yasasına uydurulabilinir.
Halen 36 ev 3600 metrekarelik kapalı alan işgal ederken, bunlar yeşili yok edip, özel izinler ve ilişkilerle 70-80 bin metrekarelik inşaatla, betonlar yapmak amacında.
Arazinin bu niteliğe kavuşması ile arsa değeri en az 100-120 milyon dolar. İyi bir pazarlamayla da metrekaresi 15 bin dolara yükselebilir.
Bu da masrafları çıkmış temiz 1 milyar dolar demektir ki, bununla da herkesi satın alabilirsiniz!..
Rant bu denli büyük olunca, şirket, razı olmayan kat maliklerinin bir bölümünden daha, biraz tehdit, biraz da okşayarak 1'er milyon, bir kısmından da 1.8 milyon dolardan evleri alıyor.
Bizim doktor, geri kalan 10 kişi ile beraber "Para değil, kat isteriz" diye diretiyorlar... Evleri toplayan şirket, konut için kurulmamış, oysa. Bu güne kadar bir inşaat bile yapmamış. Arkasındaki sermayenin paravanı gibi.
Olası bir hukuki ihtilafta, boş bir büro, masa ve iskemleden başkasını bulamazsınız.
Sonuçta, tutarsız raporlar, mesnetsiz uygulamalarla, elektrik, su, gazlar kesiliyor, kişiler tahliyeye zorlanıyor. "Deprem Yasası"nın vahşi bir uygulaması, korkusuzca Ulus-Etiler'de herkesin gözü önünde sahneleniyor.
İşin içindeki tezatlar da oldukça dikkat çekici..
Bu yasa ile evleri yıkılanlar, daha çok para değil, bahçeli ev isteyen ve direnen 10 kat maliki.. Yeşilin ve doğanın korunmasını istiyorlar. Bu, şirketin işine gelen bir durum değil...
İkincisi, çarpık kentleşme ve yolsuzluklarla mücadeleyi dilline dolayan muhalefet partisi, olaylardan habersiz gibi görünüyor. CHP'li Beşiktaş Belediyesi; "Alınan yıkım raporlarının kuralına uygun olmadığıyla ilgili" açılan mahkemeler devam ederken, alınan yürütmeyi durdurma kararlarını bile görmezden gelip, cumartesi- pazar şirketle beraber, baskın yıkımlara katılıyor, suça iştirak ediyor.
Şimdi geldik işin en ilginç çelişkisine..
Kim bu şirket, bu gücü nereden buluyor?
İstanbul silüetini bozduğu gerekçesiyle yıkımı mahkemece onandığı halde 16/9 binalarını yıkmayan bir şirket var ya.. Bu defa baskın hızıyla yürütmesi de durdurulmuş yıkım kararını gerçekleştirenler, onlar.. İyi mi?.
Bizim doktor inancını bir an dahi kaybetmeyenlerden... "Savaşa devam edeceğiz ve kazanacağız" diyor..
Eskiler de "İnsan hayal ettiği müddetçe yaşar" demişler, doktor!..
Umut fakirin ekmeği.. Ye Doktor ye!..
Aman.. Dişlerini de sağlam tut!..