Süper Lig'in ikinci yarısı geçen hafta başladı ve milyonlarca seyirci, LigTV ekranları karşısında gene kahroldu. Çünkü, kanalın "Utanç Verici" yayınları aynen ve tüm pervasızlığı ile devam ediyor ve bu rezalete kimse müdahale etmiyor.
Madde madde özetleyelim.
1- Reklam arası maç yayıncılığı devam ediyor. RTÜK'ün geçen yılın kasım ayında aldığı, canlı yayın üzerine reklam bindirmeyi yasaklayan kararı, hâlâ Resmi Gazete'de yayınlanıp yürürlüğe girmedi. Alınan kararla yasa dışı duruma düşen reklamlarla, LigTV milyonlar kazanmaya devam ediyor. Akçalı, yani her türlü dedikoduya açık bu gecikmenin sebebi ne?. 2014 Kasımı'nda alınan karar, 2015 Şubatı'nda hala niye yürürlüğe girmiyor?.
RTÜK'ün ittifakla aldığı yönetmelik değişikliğini Resmi Gazete'ye yolladığını ama her nedense gazetede bir türlü yayınlanmadığını yazmıştık. Bir okur, yasal hakkını kullanarak, Resmi Gazete yöneticilerine "Neden" diye sormuş.
Yanıt gelmiş.. "Bize ulaşan öyle bir karar yok!.."
Okur durumu bana bildirdi. Araştırdım.
RTÜK, geçen hükümet zamanında Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'a bağlıydı. Kararlarını Başbakan Yardımcılığı'na gönderir, oradan da otomatik Resmi Gazete'ye gelirdi. Ahmet Davutoğlu hükümetinde RTÜK, yeni Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan'a bağlanmış. RTÜK kararını oraya göndermiş ve karar orada kalmış.
Şimdi, bir yanda meslektaşımız, gazeteci Yalçın Akdoğan derhal bir soruşturma açtırıp, bu gecikmeye kimin sebep olduğunu, LigTV'ye, ekran başındaki seyirciyi çıldırtma pahasına, bu önemli haksız kazancı kimin sağladığını buldurtmalı..
RTÜK kararının da derhal Resmi Gazete'de yayınını sağlamalı.
2- Yayınlar feci yapılıyor. İngiltere'de BBC ile ilgili bir anekdot vardır. "Falanca tarih, BBC'nin kara günüydü. Yönetmen o gün topu kaybetti" der, İngilizler hâlâ.. Bir maç yayınında topu kaybetmek, en büyük beceriksizlik, en büyük ayıptır çünkü. Oysa LigTV top kaybını doğal hale getirdi.
Her maçta ortalama 50- 60 kez top kayboluyor. Çünkü top yönetmenin umurunda değil. O tribünleri, kenarda maça bakan antrenörleri göstermeye bayılıyor ve kendi kendini tatmin ediyor. İkincisi.. Tekrar yayın ne zaman yapılır, bilmiyor. Zamansız tekrarlar yüzünden, mesela pazar günü, Bursa'nın ve Galatasaray'ın birer gollerini kaçırıyordu, seyirci. Allahtan atamadılar.
Bu yönetmen mastürbasyonu, bu sezon artarak devam ediyor ama Lİg TV yönetiminden müdahale eden yok.
3- Maç sonundaki röportajlar, futbol bilmeyen, konuşma bilmeyen, dil bilmeyen bir takım ucuz stajyerler, ya da torpillilere yaptırılıyor. Ortaya "Laf ola torba dola," saçma sapan konuşmalar çıkıyor.
İşte son haftadan örnek. Lig TV Spikeri, Konya- Eskişehir maçından sonra Hasan Kabze'ye tek soru (!) sordu. O da şuydu?.
"Topu aldın, sağa çektin. Tecrübeli rakibin Sezgin'i geçtin. Güzel bir gol attın. Ne söylemek istersin?."
Hasan Kabze'nin yerinde olsam "Elinin körü" derdim. Böyle aptalca bir soru olur mu?. Böyle soru olur mu?. Ama her hafta olan bu, yıllardan beri.. Aldıran yok..
4- Maç spikerleri taraflı.. Hemen hepsi Fenerli Koca kurumda bir tek Beşiktaşlı spiker var, Galatasaraylı hiç yok. Galatasaray maçlarını da sanki inadına en fanatik Fenerli Melih Şendil'e anlattırıyorlar. Ekran başındaki Galatasaray seyircisi çıldırıyor. Bu yüzden kaç DigiTurk kutusu iade edildi.
Kaç abone LigTv'den vazgeçti.
5- Maraton tarafsız yayın yapmıyor. Erman Toroğlu'nun kovulmasından sonra, kimse işini kaybetmek istemediğinden, yayın sakin sularda ve Şansal Büyüka'nın kontrolünde seyrediyor. Tümer Metin ve Mustafa Denizli, kendilerine çizilen sınırların dışına çıkamıyorlar. Bu da alenen ve resmen Fenerbahçe eğilimli bir yayın ortaya çıkarıyor. Bu ayrı bir yazı konusu.. Bu Fener eğilimi, Galatasaray ve Beşiktaş seyircisinin ekrandan kaçma sebepleri arasında..