1961 yılında İtalya'ya giderken deneyimli ağabeyler "Yanına bir karton Kulüp sigarası al" dediler. O zamanlar karton yassı kutularda satılırdı sigara. Kulüp kutusunu açtığınız zaman, folyoya sarılmış iki onluk paket çıkardı. Birini açıp içerken, öteki on, kurumazmış..
İşte o Kulüp kutusundan çıkan bir folyo, yani on sigara ile Napoli'de mükellef bir yemek yediğimi hatırlıyorum.
Garson paketi görünce folyoyu işaret etmiş "Onu verirsen, hesap almam" demişti.
Türkiye'de o yıllar, Amerikan askerlerinin piyasaya sızdırdıkları Amerikan sigaralarından birine ulaşmak için insanlar hapsi göze alırlardı.. Ki o sigaraların o zaman en ünlüsü Camel başta, pek çok Amerikan paketinin üzerinde "Türk tütünü" yazardı.
Biz, bizden olanı hep küçük gördük, hep aşağıladık. Türk Malı, karikatürlere konu olurken, yabancı mallarıyla hava attık..
Bu havamız değişti mi, bugün?.
Hayır!..
Yerli olanı, bizden olanı, biz olanı görmezden gelme, küçümseme, beğenmeme huyumuz devam ediyor..
Rum Lobisinin göklere çıkardığı, desteklediği Midnight Express filmi, yazarının da itiraf ettiği yalanlarla dolu haliyle, dünyanın bütün televizyonlarında binlerce defa gösterilirken, Turizm Bakanlığı aracılığıyla ihale açsak ve "Şu Midnight Express'e karşı bir film yapın" desek yaptıramayacağımız kadar Türk dostu, Türkiye dostu müthiş film. Son Umut'a sahip çıkmayı bile beceremedik.
Ne sahip çıkması..
Filmle hatta dalga geçtik, aşağıladık.. Hala da yalan yanlış haberlerle "Başarısız" göstermeye çalışıyoruz.. Millet gitmesin, görmesin diye her şeyi yapıyoruz.
Şimdi kendinizi dünya kamuoyunu yönlendirenlerin yerine koyun.. "Türklerin bile beğenmediği Türk dostu filmi biz niye destekleyelim" demez mi adamlar?.
Sonra kendinizi, yapımcı, sanatçı olarak düşünün.. "Bu Türklere yaranılmaz. Onları en destekleyen yapıtlara bile sahiplenmiyorlar.
O zaman niye uğraşayım onlar için..
Dünya Türk düşmanı lobilerle dolu.
Onların hoşuna giden bir şey yapar, malı götürürüm" demez misiniz?.
Sabahtan akşama kadar birbirimize sövüyoruz. Sabahtan akşama kadar birbirimizi öfkeyle, bağıra çağıra yerden yere vuruyoruz. Sabahtan akşama, bölünmek, paramparça olmak için yeni bahaneler icat ediyoruz.
Farklı olmanın, farklı düşüncelerde olmanın aslında bir güzellik olduğunun dahi farkında değiliz.. Bu millet, ayni hücreden klonlanmış 75 milyon tıpkısının aynisi gören, düşünen, davranan insandan oluşsaydı, nasıl bir cehennem olurdu, onun dahi bilincinde değiliz.
"Benden değilsen kahrol.."
Oysa "Ben"den bir tane var dünyada..
İkincisi yok.. O zaman "Ben"den gayri herkes kahrolsun..
Karşı cinstense kahrolsun. Karşı partidense kahrolsun. Karşı takımdansa kahrolsun..
Karşı etnik guruptansa kahrolsun.
Öyle giyiniyorsa kahrolsun.. Bunları okuyorsa (Ya da okumuyorsa) kahrolsun..
Sebep mi yok?.
Şu üçüncü sayfalardaki cinayet haberlerini okuyor musunuz?. Bizdeki kadar sudan sebeplerle adam öldürüldüğünü duydunuz, okudunuz mu?.
Daha dün..
"Arabanı oradan çek. Çekmem..
Bura babanın malı mı, devletin yolu..
Vay bana ha.."
Dan.. Dan.. Dan.. Üç ölü.. İki yaralı..
Aynen.. Bire bir böyle oldu.. Niye?.
Çünkü öfke doluyuz. Sabahtan akşama kadar herkes birbirine öfke pompalıyor..
Televizyonlar başta..
Herkes öfkeli, herkes silahlı..
Oysa bir cennet ülkede, dünyayı kıskandıracak güzellikler arasında yaşıyoruz..
Dünyanın en güneşli ülkesi..
Ayni zamanda en bereketli.. Kıtlık değil, bolluklar ülkesi.. Başta komşumuz Yunanistan, krizlerle bunalırken Avrupa, biz refah devleti gibiyiz.
Kültür ve sanat alanında harika işler başarıyoruz. Dünya çapında sanatçılar yetiştiriyoruz.
Ama tüm bunlara göz yummuş, ayrılıkları, kavgaları, öfkeleri ilk haber, orta haber, son haber yapan bir medyamız var.. Kavga körükçüsü.. Yangına benzin koşturan..
Bu köşede niye siyasete değil, sanata bu kadar ağırlık, bu kadar yer veriyorum sanıyorsunuz?.
Birisi de, güzellikleri, başarıları yazmalı..
Türkiye, sabahtan akşama kahredip oturan içi kararmışların değil, gülen, yaşamdan zevk alan, bu ülkenin vatandaşı olmaktan gurur duyanların ülkesi olmalı..
Olmalıyız.
Tanrı'nın en affetmediği günahların başında gelir nankörlük..
Bize, bu ülkeye bu kadar cömert davranan Tanrı'ya layık mıyız acaba?.