"Ben ışık yakmaya devam ediyorum ama Teşkilat-ı Mahsusa hala tam olarak aydınlatılmış değil" diyor Ergun Hiçyılmaz.
Yazdığı 80 küsur tarihi kitap içinde 10 tanesi gizli faaliyetleri konu alan ve bir bölümü ders kitabı olarak okutulan Teşkilatı Mahsusa'yı 30 yıl sonra yeniden yazma gereğini duymuş, Hiçyılmaz.
Niye, peki? Şöyle anlatıyor, Ergun..
"Bir bölüm araştırmacı Teşkilat-ı Mahsusa'nın kuruluş evresini 'Artık bir teşkilatın kurulmasına sıra gelmişti' diyerek sözü İttihat ve Terakki çalkantısına getirip Birinci Dünya Savaşı öncesindeki oluşumdan yola çıkar. Onlara göre kuruluşun tarihi, Birinci Dünya Savaşı'nın başlangıcıdır. (1914) Oysa adı konulmamış olsa da teşkilatın kuruluşu daha önce olup, başka isimler alarak savaş sonrası da varlığını idame ettirmiştir.
Karakol teşkilatı ile ondan doğan milli mücadele gurupları, Teşkilat'ın temel anlayışını yeni siyası görünüş içinde sürdürmüş ve sonuçta MAH (Milli Amele Hizmet) olarak yapılaşmıştır.
MAH da, sonra MİT (Milli İstihbarat Teşkilatı) olmuştur."
Ergun'a göre, teşkilat, önce Trakya ve Balkanlar'da kurumsallaşmaya başlar, Harbi Umumi'de gelişir, Milli Mücadelede ile de nihai noktaya ulaşır..
"Sanki daha önce bu tür bir faaliyet hiç yokmuş gibi Teşkilatı Mahsusa'yı benimsedikleri kişilere kurduranlar bununla yetinmeyip, kendilerine göre lider ve başkan da tayin ettiler" diyor, yazarımız.
Ergun, "Teşkilatta, askerlerin dışında siviller ve önde gelen liderler olmayacak mı?" sorusuna cevap getiriyor: "Gayet tabii ki olacak. İngiliz, Fransız veya Alman gizli servislerinde bilim adamları ve uzmanlar olacak, Osmanlı'da sadece asker yer alacak?
Böyle bir gizli servis olur mu?"
Kaynak Yayınları tarafından yayınlanan kitapta sadece akıldaki sorular cevaplanmıyor, teşkilatların yüzlerce ismi de tanıtılıyor.
Süleyman Askeri'den Kuşcubaşı Eşref'e, Enver Paşa'dan Lawrence'e kadar olmayan yok.