Çocukluğumda beni Errol Flynn hayranı yapan filmdi, Robin Hood.. Gary Coopercı ağabeyimle kaç defa izlemiş, evde kaç defa canlandırmıştık.
Robin Hood, yani Errol Flynn, filmde Haçlı Seferleri'nde esir düşen ve serbest kalması için fidye ödenmesi gereken İngiliz kralı Aslan Yürekli Rişar'ı, fırsattan istifade yerini almak isteyen zalim kardeşi John'a karşı savunuyordu.
Üstat Radi Dikici'nin Haçlı Seferlerini anlatan dizisinde sıra, Aslan Yürekli Rişar'a geldi, işte bu hafta..
***
Kudüs'ün 1187 yılında Müslümanların eline düştüğü haberi Avrupa'da şaşkınlıkla karşılanır.
Papa VIII. Gregory hemen III. Haçlı Seferi çağrısında bulunur. Avrupa bu haber üzerine şoke olmuştur ama, zamanın şartlarına göre bu konu ile ilgilenebilecek ortada sadece üç hükümdar vardır. Onlar da o kadar hevesli değillerdir.
Buna rağmen İngiliz Kralı II.Henri, Fransa Kralı II.
Philip Augustus ve Alman İmparatoru Frederick Barbarossa olumlu cevap verirler ve yeni bir sefer için hazırlıklara başlarlar.
Aradan iki yıl geçmiştir. Hazırlıklar neredeyse bitmek üzeredir. Tam o sırada 1189 yılında II.
Henri ölüverir. II. Henry'nin Eleanor Aquitaine'le evliliğinden 5 oğlu 3 kızı olmuştur. Tahta oğullarının üçüncüsü olan ve hakkında kitaplar, romanlar yazılan ve filmler çekilen Rişar, yani Aslan Yürekli Rişar geçer. O da babasının izinden yürümeye kararlıdır.
Akıllıdır. Böyle bir sefer için büyük paraya ihtiyaç vardır. Eğer gerekli imkanları sağlayamazsa başarı kazanamayacağını iyi bilmektedir.
Bu nedenle tam bir yıl finansal sorunları çözmek için çalışır. Tüm hazırlıklarını tamamlayınca Rişar, yanında nişanlısı Berengaria olduğu halde Temmuz 1190'da yola çıkar. Tüm yolculuğunu gemilerle yapacağından Bizans için problem yoktur.
Önce Sicilya'ya uğrar, kız kardeşi Sicilya Kraliçesi Joan'la ilgili sorunu çözer. Onu da yanına alır. Donanmanın en güçlü gemilerini önceden yola çıkarır. Bunların içinde nişanlısını, kız kardeşini ve sefer için gerekli hazineyi taşıyan gemiler de vardır.
Kıbrıs önlerine gelen öncü gemiler müthiş bir fırtınaya yakalanır. Büyük bir güçlükle dost bildikleri Kıbrıs'ın Limasol Limanı'na sığınırlar.
Kıbrıs Kralı İsaak Komnenus'un onları karşılama şekli tam bir sürpriz olur. Kral tüm gemilere, hazineye el koyar. Binlerce altını taşıyan sandıkları özellikle Limasol'daki kalenin altında bulunan hazine dairesine taşıtır.
Gemicileri zindana atar. Joan'la Berengeria'yı kendi sarayının bir kulesine hapseder.
Aradan tam altı gün geçer. 6 Mayıs 1191 Perşembe günü Rişar Limasol'a varınca şaşırır.
Limana bağlı gemileri bomboştur ve kendisini karşılayan kimse de yoktur. Çok kısa bir süre içinde durumu anlar. Gemileri ve gemicilerinin başına gelen durumu öğrenen Rişar, çok kızar ve birliklerini sahile çıkararak hücum emri verir.
Zaten onlara göre çok az sayıda olan Kıbrıs birlikleri ve İsaak Komnenus teslim olur ve kralın ayaklarına kapanarak özür diler. Rişar'ın bu konuda müsamahası yoktur. İlk emri, "Alın bu adamı zindana atın," olur. Böylece İngilizler, hiç akıllarından geçirmedikleri halde Kıbrıs'ın yeni sahibi olurlar. Bizans'a ihanet ederek bağımsızlığını ilan eden İsaak Komnenus, zincirlere bağlanıp Tripoli'ye gönderilerek orada bir zindana atılır. Ondan bir daha haber alan olmaz.
11 Mayıs 1191 günü Limasol St George Kilisesi'nde yapılan törenle Rişar ile Berengeria evlenirler ve aynı zamanda Rişar kendini Kıbrıs Kralı ilan eder. Böylece İngiltere haçlı yolunda önemli bir durak olan Kıbrıs'ı ele geçirmiş olur.
Fransız Kralı Philip Augustus da deniz yolunu tercih eder. Mayısta Akka'ya varır. Ancak getirebildiği bütün güç 2 bin kişi kadardır. Bu da Eyyubilerin elinde olan Akka'yı ele geçirmek için yeterli değildir. O nedenle 8 bin kişiyle yola çıkan Rişar'ı beklemek durumundadır.
21 Mayıs'ta Kıbrıs'tan ayrılan Rişar, 8 Haziran günü Akka Limanı'na varır ve böylece kutsal topraklara adımını atmış olur.
Rişar'ın taze güçlerine karşı direnç pek uzun sürmez ve 12 Temmuz 1191 günü Akka teslim olur. Böylece Rişar, Selahaddin Eyyubi'ye karşı ilk başarısını sağlamış olur.
Olur da, sonra ne olur?.. Haftaya tabii.