Evvela kendime.. Galatasaray, Arsenal maçını sanki şu "Hıncal Efendi'yi nasıl mahcup ederiz" diye oynadı.
Ben bu kadar harika bir Melo ve bu kadar kötü bir Bruma ve Telles izlemedim..
Hem de maç günü, "Bu takımdan Melo gider, Bruma Telles kalır" diyen ben..
Melo böyle sportmen, böyle yürekten, böyle akıllı ve böyle takım için oynasın, canımı yesin. Sahanın en iyisiydi. Yürekten 9 verdim.
Siz bizim sıfırcı hocalara bakmayın..
Bruma hiç ama hiçbir şey yapmadı. Hiçbir işe de yaramadı. Notum 2!. Telles, tel tel döküldü ama hiç değilse Bruma'dan daha çalışkandı, 3!.. Galatasaray Hamza Hoca'dan beri ilk defa ciddi de değil, ciddiye benzer bir rakiple oynadı ve gene dört yedi. Ama bu dört, eski dörtlere benzemiyor. Bu defa futbol oynamaya niyetlendi. Oynadı da.. Arsenal'deki kısmet biraz bizde olsa, dört de atabilirdi.
"Ne kısmeti" diye ayağa kalkmayın.
Ramsey mi büyük futbolcu, Sneijder mi?. Ramsey'nin o harika şutu kısmetti. Kaç tane öyle golü var!.
Fener'e öylesi iki gol atan Hollandalı'nın tüm hareketli şutlarının avuta gitmesi neydi, o zaman?.
Maçın başında birinin sarsıntısı bitmeden yenen iki gole rağmen Galatasaray'ın 90 dakika mücadelesi işin en güzel yanı..
Hamza Hoca'nın, Avrupa'da iş yapacak bir Galatasaray yaratması çok zaman ister. Orası işin zoru..
Ama Fenerbahçe- Balıkesir maçında, bu ülke futbolunun düzeyini de ölçme fırsatı bulduk.
Bir iki dokunuş, Galatasaray'ı, bu ligde çok rahat şampiyonluk mücadelesi yapar hale getirir. O da işin kolayı..
Bir iki dokunuşa örnek mi?.
Mesela..
Bu takım taç atma özürlü Hocam. Kendi yarı sahasında attığı taçlar, Galatasaray kalesine gol teşebbüsü olarak dönüyor. Terim zamanından beri.. Taç atmayı ve taç atılırken pozisyon almayı öğretmen lazım..
Mesela..
Bol bol şut çalıştırması yaptırmalısın. Bir takım hem de Arsenal önünde bulduğu 31 şuttan 23'ünü avuta atıyorsa, bir yanda çok iyi bir istatistik, öte yanda çok büyük bir eksik var demektir. Hele kaleyi bulan sekiz şutun yedisi, kaleciye pas gibi yavaşsa..