12. yüzyılın son çeyreğinde Ortadoğu'da artık hırslı, güçlü ve farklı bir lider vardır. Selahaddin Eyyubi. Mısır'ı ve sonra Suriye'yi ele geçirdikten sonra Orta Doğu'da hükümranlığını tehdit eden Latin unsurlarını kabul etmesi mümkün değildir.
O da öyle yapar.
Ama Kudüs'ü alması domino etkisi yapar ve III. Haçlı Seferi'ne davetiye çıkarır. Üstat Radi Dikici, Haçlı Seferleri, Bizans ve Kudüs'ü anlatmaya devam ediyor..
***
Kudüs'ün Haçlıların eline geçişinden sonra neredeyse 90 yıl geçmiştir. Ortadoğu'da dengeler sürekli değiştiği halde, Kudüs hep Latinlerin elinde kalmıştır.
1174 yılında Kudüs Krallığı tahtında henüz 13 yaşında olmasına rağmen IV. Baldwin vardır.
İleride Selahattin Eyyubi'ye ilk mağlubiyeti tattıracak olan, basiretli ve akıllı biri olan yeni Kudüs Kralı ne yazık ki cüzzama yakalandığı için ömrü pek uzun olmayacak ve bir daha karşılaşmayacaklardır.
Ortadoğu'nun yeni parlayan bu yeni yıldızı Selahaddin Eyyubi 1138'de Tikrit'te doğar.
Arap- Kürt aileden gelmektedir.
Başlangıçta Musul ve Halep Emiri Nureddin Mahmud Zengi'nin hizmetine girer. 1164 yılındaki Mısır seferine katılır.
1169 yılında ise kah Haçlılarla, kah diğer Müslümanlar arası yapılan savaşlar sırasında Suriye birliklerine komuta eder. Başarıları üzerine
Emir onu melik sıfatıyla Mısır vezirliğine atar.
1174 yılında Emir ölünce artık Mısır'ın tek güçlü kişisi olarak ortada sadece Selahaddin Eyyubi vardır. O da gereğini yapar. Fatimi Hanedanını ve onların Halifeliğini ortadan kaldırarak Mısır'ın tek hakimi ve Eyyubi hanedanının kurucusu olur.
1181'de Suriye de Eyyubi hanedanının bir parçası haline gelince artık Bağdat'ta tek halife ve Müslümanların da tek hükümdarları vardır. Arap Müslümanlar arasında parçalanmayı sona erdiren Selahaddin Eyyubi, Ortadoğu'nun artık tek güçlü hükümdarıdır.
Ama hüküm sürdüğü bu toprakların içinde adacıklar şeklinde Latin hükümdarlıkları veya çeşitli isimlerle şehirleri yöneten Latin yöneticiler vardır.
Eyyubi'ye göre bunun devam etmesi mümkün değildir. Artık sıra onların ortadan kaldırılmasına gelmiştir.
O da bilmektedir ki, esas merkez Kudüs'tür. İlk olarak oranın ele geçirilmesi şarttır. Kudüs düşerse Ortadoğu'daki tüm Latin hakimiyetini bitirmek kolay olacaktır.
Hükümdarlığının ilk yıllarında 1777 yılında IV. Baldwin'e karşı Mongisard savaşını kaybetmek onun için iyi hazırlık yapmadan savaşa girmemek konusunda önemli bir uyarı olmuştur.
Tam on yıl süreyle hazırlıklarını sürdürür. Önce orduda tam bir disiplin sağlanır. En modern silah ve araçlarla donatılır.
Artık hazırdır. 1887 yılında Kudüs için yola çıktığında Haçlı ordusuyla ilk olarak Hittin'de karşılaşır. Savaşı kazanınca sırayla Haçlıların hakim oldukları, Akka, Beyrut, Sayda, Nasıra, Caesarea, Nablus, Yafa'yı ele geçirir.
Artık sıra Kudüs'e gelmiştir.
Şehri savunanlar gerçekten kahramanca savaşırlar ama sadece 12 gün dayanırlar. Şehrin yöneticisi Balian daha fazla dayanmalarının mümkün olmadığını bildiği için Selahaddin Eyyubi ile yüz yüze görüşme talebinde bulunur.
Şehrin teslimi için yapılan görüşme sonunda, esasında Balian'ı çok önceden tanıyan ve onu takdir eden Eyyubi, oldukça yumuşak olan teslim şartlarını kabul eder. Kudüs halkından sadece 7 bin kişi için fidye istenecek, fakir olan 20 bin kişi herhangi bir ödeme yapmayacaktır.
Bu anlaşmadan sonra
Selahaddin Eyyubi, 2 Ekim 1187 Cuma günü ordusunun başında Kudüs'e girerken Batı'nın 88 yıllık hakimiyetine son verdiği gibi en büyük rüyasını gerçekleştirmiş olur.
Şehir teslim alındığında ne bir kişinin burnu kanar ve ne de en ufak bir yağma olayı olur.
Fidye ödensin ödenmesin Kudüs halkının çok önemli bir kısmı serbest bırakılır. Bunlardan 13 bini şehirde kalır.
Böylece Kudüs'te Latinlerin hakimiyeti sona erer ama Papalığın ve Avrupa'nın bunu kabullenmesi beklenemez tabii..
Üçüncü Haçlı seferi haftaya..