Isparta kazasını, olduğu saatlerde CNN'de izliyorum. Kanal "Kaza değil, cinayet" diye yazıyor, alt yazıda, kocaman kocaman ve haber spikeri Nevşin Mengü, Isparta'ya bağlanıyor. Canlı yayında, CNN spikeri kazada ölenlerin yakınları ile konuşuyor..
Adam "47 bir şey değil.. Bu midibüse, 80- 90 kişi bindirirler yaz mevsiminde. Şimdi işçi ihtiyacı az da, bu kadar" diyor..
"Nasıl oluyor" diye soruyor, muhabir..
Adam anlatıyor..
"Dayıbaşı denen işçi toplayıcısı, iş verenden getirdiği adam başı 50-60 lira alır. Bunun 30 lirasını işçiye verir, gerisini cebine atar. Her işçi başına cebine attığı para arttığı için de, tıkabildiği kadar tıkar içeri.. Tabii mesele, bu fazla yolcuyu kontrolden kaçırmak. Polisle anlaşmalıdır, dayıbaşı.. Polis her sabah buna, çevirmeyi nerde yapacaklarını bildirir ki, dayıbaşı başka yol kullansın.."
Adamın söyledikleri insanın kanını dondurur, yeri yerinden oynatır. CNN muhabiri oralı değil. Lafı adamın ağzına tıkıyor nerdeyse ve konuyu değiştiriyor.
Canlı yayın bitiyor, yayın merkeze, Nevşin'e dönüyor..
"Nevşin yakaladı şimdi" diye bekliyorum, "Ekranda hala duran o 'Kaza değil, cinayet' başlığının arkasını kim bilir nasıl dolduracak şimdi.."
Ama hayret.. O mimikleri ve jestleriyle haberleri yorumlayan Nevşin de sanki hiç duymamış, "25 kişilik midibüse 47 kişi dolduran Dayıbaşı'nın polisle anlaşmalı çalıştığı" iddiasını.. Üzerinde bile durmuyor.
Ertesi gün tüm gazetelere bakıyorum.. Hiç birinde bu iddia ile ilgili tek satır haber yok..
Önünde duran haberden habersiz medyam, dördüncü güç, öyle mi?.