Fatih Hocam "21 yaşında bir genci kazanmak istediğim için suçluyum" dediğinde onun safında yer alanlardandım..
Ama bugün kafamda bir soru var..
Gökhan kazanılmaya değer mi?. Ya da onu kazanmanın yolu, hoş görmek, affetmek mi?.
Hem de haftaya Fenerbahçe ile derbi maçın varken, bir taç atışı yüzünden atışmak, ağız dolusu sövmek ve kırmızı kart görmek ne demek?.
Böyle bir sorumsuzluk, böyle bir ihanet olur mu, üstelik tüm ülkenin seni tartıştığı, çok dikkatli olman gereken, sana sahip çıkanları zorda bırakmaman gereken günlerde?.
İnsan biraz kendini kontrol etmez mi?. Edemez mi?.
Ya da kazanmanın yolu acaba Ziya Paşa'nın Terkib-i Bend'deki tavsiyesi mi?. "Nush ile uslanmayanı etmeli tekdir
Tekdîr ile arlanmayanın hakkı kötektir."
Yani.. "Nasihatle yola gelmeyeni azarlayacak, azarla da uslanmazsa, döveceksin" demiş, Paşa..
Gökhan'a Beşiktaş çok ağır bir ceza vermeli..

Bu yazı aslında dün çıkacaktı. Reklam büyük gelince kaldı. Bu arada ben Beşiktaş Yönetimi'nin tavrını okudum.. Gökhan'ı bir savunma, bir savunma.. Bülent Korkmaz'a yükleniyorlar. "Oyundan attırdı" diye.. Oysa yayıncı kuruluş kare kare durdurarak, küfür anında dördüncü hakemin orta hakemi uyardığını kanıtladı. Kırmızı ile Korkmaz'ın alakası yok..
Ne var ki, başta Mustafa Hocam, Gökhan'ın dahi söylediğini iddia ettiği "F.. You" lafının sıradan bir ifade olduğunu, bu yüzden dünyanın hiç bir yerinde oyuncu atılmadığını söylediler. Dondum kaldım..
Fair Play diye kıyametler koparken dünyada, Süleyman Seba yılı iken Türkiye'de, yoruma bakar mısınız?.
Mustafa Hocam,
Yakında bir kulüpte görev alırsın nasılsa.. İlk yabancı maçında bir yabancı hakeme "F... You" de bakalım, ne olacak?.
Bir İngiliz, İngiliz hakeme böyle diyecek de, oyunda kalacak ha?. Hadi canım sen de!..