Perşembe gecesi Beşiktaş'ı izlerken, bir Türk insanı olarak nasıl gurur duydum bilemezsiniz..
Bir Türk takımı, hem de Londra'da, İngiliz Liginin önde gelen takımlarından Tottenham'ı, 90 dakika boyunca, ezdi, sildi süpürdü..
Ben bugüne dek Türk takımlarının Avrupalı rakipler önünde yüzlerce maçını izledim. Rakibi böylesine boğduğunu hatırlamıyorum..
90 dakikanın son saniyesine dek süren bir pres.. Ve 90 dakikanın son saniyesine kadar süren fırtına gibi hızlı bir oyun.. Nefes alamadı, sahasından çıkamadı, İngilizler..
Yani açık söylüyorum. Eski devirler olsa "Mamalı bunlar" derdim kesin.. Ama bugün mümkün değil..
Bu takım, iyi hazırlanmış.. Sahada iyi dizilmiş..
Aldığı taktiği son dakikaya kadar uygulayacak güce sahip hale getirilmiş.
Yani!..
Biliç'e alkış!.
Ben "Kazanmaya gidiyoruz" diyen çok hoca dinledim. İlk defa dediğini lafta bırakmayan ve sahaya koyanını gördüm..
Beşiktaş seyredenlere müthiş keyif veren futboluna, birbiri ardına girdiği sayısız pozisyona rağmen gol atamıyor, herkesin atabileceği rastgele bir şutla talihsiz mağlup duruma düşüyor ama bozulmayıp, ezmeye devam ediyordu..
89'uncu dakikada nihayet gol geldiğinde, bu ülkedeki o saçma, o anlamsız, o ruhsuz "Yenemiyorsan yenilme" anlayışı yüzünden (Ne demekse) "Deplasmandayız.
Bitişe 3 dakika var. Bir puan yeter, dikkatli oynayalım"a dahi dönmedi Beşiktaş.. 1-1'den sonra presli oyun ve hızlı hücumlara devam ettiler. Üç pozisyona daha girdiler. Çünkü "Yenmeye" gitmişlerdi. Gurur duydum futbollarından..
İftihar ettim, yüreklerinden...
Adaya hep ders almaya giden Türklerin, ilk defa ders veren olmaları nasıl keyiflendirdi beni..
Yaşayın Kartallar!..