Özellikle hafta sonu eklerinde zor röportajcılık yerine, kolay söyleşi modasından vazgeçemedik ama, dersini iyi çalışıp, iyi sorular soranlar sayesinde, son zamanlarda bir canlanma başladı..
Posta'da Canan Danyıldız'ı dikkatle ve de tabii keyifle izliyorum son haftalarda..
İlginç kişiler seçiyor, ilginç sorular soruyor. Ortaya da "Okunan" bir şey çıkıyor, o zaman.. "Canan Danyıldız röportajı" başlığına itirazım var.. Röportaj bir yazı türüdür.
Gidersin, evine, ofisine..
Bakarsın. Konuşursun, sonra izlenimlerini kaleme alırsın..
Röportaj odur. Teybi koy, soruları sor, cevapları kaydet.
Teybi çöz.. Onun adı söyleşi..
Ben Canan'ın yerinde olsam, adımın da verdiği bir fırsatla sayfa başlığımı şöyle koyardım.. "Canan'dan Yıldız!.."
Canan geçen hafta, kadim dostum Uğurkan Erez'le söyleşmiş..
Hele Tele Pazar günlerinde nasıl omuz omuzaydık Uğurkan'la.. "Yanımdaki kadına mini etek giydirmem" demiş Uğurkan.. Bilmem mi?.
Tele Pazar defilelerinde de giydirmemek için elinden geleni yapardı.. "Hıncal Ağbi burası TRT" mazeretinin arkasına sığınıp!. Akciğer kanserini 5 yıl önce aslanlar gibi nasıl yenmişti..
Eline sağlık Canan!..
İzzet Çapa bir buçuk gazete sayfası Ara Güler söyleşisi yapmış bu hafta da.. Ara Güler söyleşisi de, tefrika olur aslında.. Adamın hayatının her günü olay.. O koskoca söyleşide, Afrodisias'ı, ormanda yolunu kaybeden Ara'nın nasıl keşfettiğinden satır yok mesela..
Ama söyleşi müthiş..