İnci (Aksoy) "Mutlak gel, çok seveceksin" dedi, telefonda.. Ekav, salı akşamı yeni sezonda ilk sergisini açıyor. İki elim kanda olsa giderim zaten.. Koştum.. Sevmek ne kelime, bayıldım.. Bir resim sergisi demek zor.. Bir zeka, bir yaratıcılık sergisi bu.. Boya, araç olarak kullanılmış sadece..
Nasıl bir mizah var, çizgilerde.. Yani, sanatı bir yana bırakın.. Keyifli, neşeli dakikalar geçirmek istiyorsanız, mutlak uğrayın Ekav'a.. www.ekavart. tv yazıp tıklarsanız, bir fikir sahibi olabilirsiniz..
"Bu nasıl bir zekadır" dedim İnci'ye..
"New Yorker'a yedi defa kapak çizdi" dedi..
O kalabalığın içinde utanmasam "Nee?.." diye bağıracaktım..
Dünyanın en eski, en itibarlı dergilerinden biri New Yorker.. 1925'ten beri her hafta çıkıyor. Magazin değil, entelektüel dergisi.. Fotoğraftan çok çizer kullanıyor. Yazarları dünya ünlüleri.. Nabukov.. Salinger.. Philip Roth.. İrwin Shaw.. Daha kimler kimler.. Böyle yüklü bir dergi olup da nerdeyse bir asırdır yaşamak ve haftada bir milyonun üstünde satmak.. Vay ki, vay!..
Filmi görenler hatırlar.. Truman Capote, bu derginin genç muhabiriydi. İdama mahkum edilen bir caniyi haber yapmak için gitti. İzin alarak idamdan önce adamla günler geçirdi. Önce New Yorker'a makalesini yazıp Pulitzer Ödülü kazandı. Sonra İn Cold Blood/ Soğukkanlılıkla diye roman yapıp, dünyaca ünlü romancı oldu. Filmde bu rolü oynayan ve geçenlerde intihar eden Philip Seymour Hoffman da, Oscar kazandı.
İşte o derginin kapağını çizmiş, bu mütevazi vatandaşımız.. Marmara Üniversitesi Tatbiki Güzel Sanatlar'da hocalık yapıyor. Doçent..
Hayatı roman olur, film olur.. İçimizde kimler yaşıyor, ruhumuz duymuyor..
Onun çizdiği en ünlü kapak Usame Bin Laden'in ölümü üzerine yaptığı.
Usame öldürülünce, New Yorker, daha evvel kapak çizen tüm sanatçılara mail atıp, "Bu konuyu kapak yapın" demiş. Hepsi yapmışlar.. Seçilen, Gürbüz Hoca'nınki..
Sayfanın üzerinde bir Usame çizilmiş. Bir silgi siliyor, Usame'yi..
Gürbüz Hoca "Benim mesajım 'Amerika kendi yarattığı Usame'yi sildi' idi. Ama dergi bu mesajdan pek hoşlanmamış olacak ki, internet sitesinde 'Gürbüz Ekşioğlu, Usame'yi sevmezdi. Onu silgiyle sildi' diye bir yorum getirdi. Benim mesajım derginin politikasına uymazmış.." diyor, o zaman Vatan'a verdiği röportajda..
Eve döndüm.. Gazeteleri yığdım önüme.. Teker teker okuyorum..
Hürriyet'te sevgili kardeşim Mehmet Y. Yılmaz tam da bu konuyu yazmamış mı?.
"Bu bizim savaşımız değil" başlıklı makalesinde "Hükümetin ise buna (Koalisyona katılmaya) gönülsüz olduğunu, IŞİD'e karşı ABD'nin öncülüğündeki Batılı ittifaka desteğinin 'insani yardımlarla' sınırlı kalmasından yana olduğunu biliyoruz. Hükümetin bu tavrını doğru bulduğumu söylemek isterim. Türkiye'de politik duruşunu sırf AKP karşıtlığı üzerine kurmuş geniş bir kitle olduğunu ve hükümetin bu politikasının, 'IŞİD yanlılığından kaynaklandığını' düşünenlerin bulunduğunu da biliyoruz.
Unutulan şu ki, sırf AKP karşıtlığı yapacağız denilirken, Türkiye'nin kendisini hiç ilgilendirmeyen bir savaşın içine çekilmekte ısrar ediliyor olmasıdır" diyor..
Amerika'nın Orta Doğu'da nasıl gözü olduğunu bilmeyen yok.. Bu uğurda yıllardır kendi yarattığı düşmanlarla savaştığını da..
Usame bunlardan biriydi, sadece.
Taliban'ı yaratan da Amerika değil mi?. Şimdi de IŞİD!..
Hemen sınırımızdaki bir savaşın içine girmek, sıcak savaşın bir parçası olmak bu ülkeye nelere mal olur, tahmin etmek zor değil.. 30 yıldır süren "Düşük Yoğunluklu Savaş" bu ülkeye neler kaybettirdi?. O savaş olmasa, şimdi nasıl bir gelişmişlik içinde olurduk, tahmin zor değil.
Şimdi bunu bile bile bir de Sıcak Savaşın, hem de Amerika'nın savaşının parçası olmak?.
Bırakalım silgiyi Amerika'nın kendisi kullansın gene, kendi çizdiği örgütü silmek için, bir daha!..