1957 yılında ilk gazetem Yeni Gün, Ankara'da Ulus'ta bir apartman dairesinde çıkıyordu. Salonda Yazı İşleri.. Bir odasında biz spor servisi.. Tek telefon hattımız vardı..
Paralel de iki telefon.. Biri Yazı İşleri'nde.. Biri sporda..
Çaldı mı önce davranan açar, aranan öte tarafsa seslenirdi..
Yeni Gün, muhalif gazete ya.. Muhalefetin lideri de İsmet Paşa..
Sporun lideri ise.. O zaman da durum bugünkü kadar acı değilse de, futbol, futbol deyince Fener, Fener deyince de efsane Lefter önde..
Telefonu Yazı İşleri açmışsa, bağırırlardı.. "Leftercileeerrrr!.."
Biz açmışsak, onlara seslenirdik.. "Paşacılaaarrrr!.."
Lefter'i daha sonra tanıdım.
Müthiş dost olduk, dost kaldık, ölünceye dek.. Ada'ya onun için giderdim, öylesi..
Ama o yıllar, Lefterci'den çok Paşacı'ydım, tahmin edersiniz..
İsmet Paşa ile de tanıştım daha sonra.. Onu da çok sevdim..
Bu yüzden Nişantaşı Fevziye Mektepleri Işık Sanat Galerisi'nde "Lozan'dan Cumhuriyet'e İsmet İnönü" sergisinin açıldığını duyunca koştum gittim.
Sergiyi, İnönü Vakfı Başkanı Özden (İnönü) Toker ile Prof. Zafer Toprak hazırlamışlar ve de çok iyi hazırlamışlar. Fotoğraflar, belgeler, videolar.. Hele o animasyon video..
İsmet Paşa'nın Lozan'ın açılış toplantısına geldiğinde, kendisine herkesinkinden daha alçak bir sandalye verildiğini görünce, oturmayı reddedip, eşit sandalye gelene dek ayakta bekleyişi ve konferansı bekletişi..
Beni en çok etkileyen iki fotoğraf, 1940'lı yıllara ait, iki Mevhibe Hanım oldu..
At binen ve kayak yapan Mevhibe Hanım.. Cumhurbaşkanı eşlerinin korumasız, morumasız, dağda bayırda gezdiği günler..
O yılları hayal meyal hatırlarım..
Van'da tüm subay eşleri gibi, annem de at binerdi.. Hem de dörtnal sürerek..
Kayak malzemesi kolay bulunmazdı, bulunan da ateş pahası..
Bu Cumhuriyet'in nasıl kurulduğunu, bugünlere nasıl gelindiğini görmek için bire bir sergi.. Yolunuz Nişantaşı'na düşerse uğrayın..
Bana sorarsanız, düşürün de..