Ali Çoban ve Sihirbaz Mandrake.. İki eski dost.. Özel hobilerim sayesinde tanıştığım ve sevdiğim iki adam..
Ali Çoban, Beşiktaş'tan Galatasaray'a gelmişti, ben İstanbul'a taşındığım sene.. Harika da bir stoper olmuştu. Çok da sevecen bir insandı. Nasıl da yürekten oynar, yeteneklerini nasıl sonuna kadar oyuna koyardı. Dört yıl oynadı, gitti.. Dört takımda daha oynadı, bırakana dek. Sonra başka takımlarda hocalık yaptı..
Hastanede bir resmine rastladım, bir gazetede.. Yastığının arkasında Galatasaray bayrağı vardı..
Sihirbazlık, babamın çocukken anlattığı Zati Sungur anıları ile gönlüme yerleşmiş. Bulduğum kitapları alır, numaralar öğrenir yapardım. Avrupa'ya ilk gittiğimde sihirbazlık oyunları satan bir mağaza bulmuş, cebimdeki paranın yarısını onlara vermiştim.. Öylesi..
O yıllarda, kulüp ve gazinolarda, sihirbazlar mutlak olurdu. Ben de mutlak giderdim. Mandrake'yi de (Ertuğrul Işınbark) öyle tanımıştım. O da şeker adamdı..
Avrupa'da hala, restoranlara, kulüplere gidin, masalar arasında dolaşarak numaralar yapanlara rastlarsınız. Hele de Fransa'da..
Bizde bu meslek öldü.. Yazık oldu..
Nurlar içinde yatın, Eski Dostlar!..