Cimri'yi ilk okuduğumda, ilkokul üçüncü sınıf öğrencisiydim, Bandırma'da.. İlkokul ve Moliere.. O zaman eğitim öyleydi. Sadece okulda değil, evde de verilirdi.. Babam okuma meraklısıydı.
Bizi de yaptı. Hasan Ali Yücel'in ülkemize ve ulusumuza kazandırdığı "Klasikler" yayınlandığı gün, evimize girerdi. Biz de, ağbimle okurduk..
Üçüncü sınıfta, Moliere'i o sayede tanıdım..
Sonra babam Ahmet Vefik Paşa'yı anlattı bize, yeni aldığı kitabı göstererek..
Osmanlı'nın Paris Büyükelçiliği'nden, sadrazamlığa yükselmiş.. 16 dil biliyor. Fransızca ana dili gibi.. "Bu adam sizi tahttan indirecek" deyince düşmanları Abdülhamit'e, Bursa'ya vali diye sürülmüş.. "Sadrazamlıktan valiliğe iner mi adam" diye küsüp oturacağına, kollarını sıvamış, Bursa'yı imar etmeye başlamış. Yollar, hanlar, hamamlar..
Ama en önemlisi Tiyatro.. Bugün içinde, Ankara'da birilerinin yok etmeye çalıştığı Bursa Devlet Tiyatrosu'nun oynadığı bina işte o.. Ahmet Vefik Paşa'nın tiyatrosu iyi mi?..
Bütün eserlerini okuduğu, çok sevdiği Moliere'in oyunlarını önce tercüme etmiş. Sonra, Bursa halkına daha yakın olsun, daha merakla izlesinler diye, adapte etmeye başlamış, Moliere'in tiplerini Osmanlı yapıp..
İstanbul'da Gedikpaşa Tiyatrosu'nu yıkmışlar o sırada.. Bütün oyuncuları Bursa'ya almış.
Kadro da hazır.. Temsiller başlamış..
Sultan Abdülhamit devrinde, bir Paşa Valinin bir vilayette kurduğu tiyatrodan söz ediyorum, Ankara'da birilerinin, bugün nerdeyse tüm Anadolu'ya yayılmış Devlet Tiyatrolarını lağvetme çabaları sürerken..
Canım sıkıldıkça okuduğum Cimri'yi 1977'de Ankara Devlet Tiyatrosu'nda izleme fırsatı da buldum, ilk.. Nihat Akçan sahneye koyuyor, Cimri'yi de Turgut Sarıgöl oynuyordu.
Gençlerden biri de M. Ali Erbil'miş. Oyunun kitapçığında okudum, ama aklımda kalmamış.
Gazetede oda komşum Kenan Işık Usta kapıdan kafasını uzatıp "Cimri'yi sahneliyorum" deyince, heyecanla koştum..
İyi ki de koşmuşum..
Geçen yıl Antigone ile harikalar yaratan dostum, bu defa bir başka klasiği yorumlamış..
İzlerken, "Klasik" ne anlama gelir görüyorsunuz.
İlk kez 1668'de sahnelenmiş oyun. 350 sene falan önce.. Ama bugün yazılmış gibi.. 350 sene sonra gene sahnelenir, o zaman da "Bugün yazılmış gibi" derler, kesin..
Kenan Işık, oyunu alıp bugüne getirmemiş.
Bugünün insanları, özellikle gençleri "Bir klasik oyunu, klasik hali ile görsünler" demiş. Çok da iyi etmiş..
Harika bir dekor var gene.. Harika da bir ışık..
Devlet Tiyatrosu asıl bunun için lazım işte.. Bu dekorun, bu ışığın masrafını yüklenebilecek bir özel tiyatro var mı bugün ülkemizde.. Olabilir mi?.
Bu kalabalık kadro ihtiyacını geçin..
Dekora bakınca, orta yaşın üzerinde, çok deneyimli bir tiyatrocu geldi gözümün önüne..
Finalde sahneye çağırdılar. Oyunda rahatlıkla jön damı oynayacak gencecik bir kız çıkmaz mı, Suzan Erdoğan?. Bu ne yetenektir. Önder Arık'ın ışıkları da eklenince, Kenan, yolun yarısını geçmiş..
Ötesini de ustalar geçtiler. Harpagon, yani Cimri'de Mehmet Ali Kaptanlar alkıştan yıktı salonu.. Çöpçatanda Zeynep Erkekli de öyle..
Cimri'nin aşçı ve arabacısında bir genç tanıdım. Ömer Hüsnü Turat.. Harikaydı. Komiserde emektar Ferdi Atuner'i bir kez daha izlemek ne güzeldi.
Cimri, İstanbul Devlet Tiyatrosu'nun keyifle izlenecek oyunlarından. Bilet bulmak kolay değil..
Ama özellikle öğrenciler kaçırmasınlar..
Ben edebiyat hocası olsam Cimri'yi ödev diye verirdim!..