Mario Frangulis'i coşkuyla izleyen 2500 kişiyi izledim ben de, özellikle, finalde Feryal Türkoğlu ile Zorba'yı söyleyip, sirtaki yaparlarken.. İçimden de "Ah Ferhat ah" dedim..
Frangulis'in 2500 bileti 2.5 saatte satıldı bu ülkede.. 22 Şubat'ta 10 bin kişilik Ülker Salonu'nda bu defa bir İtalyan'ın Bocelli'nin konseri var. Bilet almadıysanız hâlâ işiniz zor. Torpil bulmanız gerek..
Ferhat Göçer, müthiş yeteneği ile bu Yunan ve İtalyan'ın yanında, Türkiye'nin popüler şöhreti olabilirdi. Ona daha ilk albümünü hazırladığı, Q Caz Bar yıllarında "İçeri için ne yaparsan yap, karışmam.. Ama bir de uluslararası albüm yap.. Avrupa'nın hava alanlarındaki plakçılarda, Bocelli, Frangulis'in yanında bir de Türk bulunsun, biz de gurur duyalım" demiştim, kelimesi kelimesine. Hatırlar herhalde..
"Alaturka şarkılar koy içine.. Türküler koy.. Müzikallerden, opera aryalarından seçmeler koy. Hepsini çok güzel söyleyen bir yeteneğin ve kültürün var çünkü. Popüler bir albüm yap, şan olsun, para kazanmasa da" dedim..
Ferhat'ın aklı yatar gibi oldu. Ankara'da Cumhurbaşkanlığı Senfoni eşliğinde verdiği konser, tam da bu anlattıklarımı içeriyordu sanki..
Sonra İstanbul'da, 10 tenor eşliğinde bir harika konser daha yaptı ve sonra kim kanına girdi, aklını çeldiyse, orada kaldı..
İçeriye döndü. Orda satış da arabesk..
Sattı da.. Konserler de doldurdu ama o kadar..
İç başarı yetti Ferhat'a..
Dünya çapında şöhret olabilirdi, büyük düşünseydi.
Yazık etti!.. Bize, ülkesine yazık etti.. Bir Türk'ün adını İtalyan'ın, Yunan'ın yanına koyamadık!..