Önce ismi bende gizli (Sebebini okurken anlarsınız zaten) bir polisten gelen mektubu okuyun.. Hani çok kızdığımız, her fırsatta en ağır şekilde eleştirdiğimiz polislerden birinin mektubu bu.. "Vur ama dinle" diyor adeta ve bizi, biraz da onların dünyasına sokuyor..
***
Hıncal abi,
Ben bir trafik polisiyim. İstanbul da 16 Ekim'de Boğaziçi Köprüsü'nde motosikletli trafik polisi arkadaşımızın kaza sonrası şehit düştüğünü haberlerde izlemişsindir.. Ekranlarda yaklaşık 30- 40 saniye yer aldı ama 30 40 saniyelik bir haber değil bu.
Kısaca neler yaşadıklarını, nasıl çalıştırıldıklarını yazacağım..
Şahin tabir edilen motosikletli trafik polisleri sabah 7 akşam 23 çalıştırılıyorlar, biliyor musun? Günde 16 saat motorun üstünde.. Kaza "Geliyorum" diyordu zaten. Ayrıca TEM'de görev yapan yaya trafik polisi arkadaşlarımız sabah 7 akşam 21 çalıştırıldılar, bayram süresince düşünebiliyor musun?. Hiçbir temel ihtiyacının karşılanamadığı TEM otobanında günde 14 saat ayakta bekletilmek nedir?. Böyle bir çalışma saati sistemi dünyanın en geri kalmış ülkesinde bile olamaz Hıncal abi,
Zerre kadar değerimiz yok amirlerin, müdürlerin gözünde.. Yazdıklarımın hepsi doğrudur. Araştırıp öğrenebilirsin.. Senden ricam sesimize ses olman ve bu maili dikkate alman..
Şimdiden teşekkür ediyorum. Allaha emanetsin abi!.
***
Bu sabah bizim gazetede okudum. İstanbul'da trafik polislerine ATV tipi motorlar verilmiş. Kış koşullarına daha uygun olduğu için..
Dört tekerlekli, iki kişilik bu motorlar, aslında çocuk oyuncağına benzer. Dünyada pek tutmadı bu tür. Çünkü en dengesiz motorlu araçlardan biri. Çok kaza yaptılar.. Hem de ölümcül.
Bu motorları, kim seçti bilmiyorum. Niye seçti, onu hiç bilmiyorum. Hele "Kış koşullarına nasıl daha uygun" olduklarını anlamam
mümkün değil..