Sosyal medyadan söz etmiyorum. Onlarla uzaktan yakından ilgim yok.. Ben bizdeki, kendimizdeki linç kültürünü anlatıyorum..
Güya ifade özgürlüğü savaşı yapanlar, meslektaşlarını linç etmek için çırpınıyorlar. Hayır eleştiri değil linç boyutundaydı, Ömür Gedik ve Sultan Akten'e içimizden gelen saldırılar..
Ömür Gedik her Kurban Bayramı'nda görülen ve insan olan herkesin içini sızlatan korkunç manzaralardan söz etmiş.. Ederken de "Sabah namazından sonra" yerine "Sabah ezanından sonra" demiş.. Kıyamet bundan kopuyor.. Kimse Ömür'ün bir dini inancı yerine getirmek, bir ibadet gerçekleştirmekle, ayni Tanrı'nın yarattığı bir başka canlıyı, işkence içinde can çekiştirerek öldürmek arasındaki farkı anlatan eleştirisine bakmıyor bile. Bayramda binlerce insan kurban keserken yaralandı, hayvanların neler çektiğini varın anlayın.
Ömür'e, "Sabah namazı, sabah ezanı" dersi verenler, lütfen kutsal kitabımızı ve peygamberimiz hazretlerinin, hayvanlara eziyeti yasaklayan ve eziyet etmeden kurban etmeyi emreden hadislerini hatırlayın..
Tanrı'nın yarattığı cana işkence ederek, ibadet mi edilir?.
Sultan Gedik, bayram namazından çıkarken cemaatle bayramlaşan başbakana yaklaşmış, elini öpmüş ve bayram harçlığı almış.. Nasıl bir hoşluk yaratmış..
Vay efendim, bu defa öbür cephenin linççileri harekete geçmişler..
Yahu, sembolik alınmış, hatıra diye saklanacak bir minik para ve bir hoşluk..
Peki, Başbakan'ın içinde her şey olan uçağına kurulup dünyanın dört bir yanında onunla gitmek, o uçakta, başbakanla yiyip içmek, onun yanına kurulup gezi boyunca sohbet edip dönüşte bunları üç gün yazmak ne oluyor o zaman?.
Dinime küfreden hele bir müslüman olsun önce..