"İstanbul'da yediğim en güzel yemek" dedi, ailenin saraylısı, Ankaralı Serpil.. "Topkapı Sarayı'nda, Aya İrini'nin yanındaki Karakol Lokantasında bu lezzetler olmalı işte.."
Geçenlerde onunla konsere gitmiştik Aya İrini'ye.. Konser öncesi de Karakol'da yemek yemiştik..
Lezzetliydi yediklerimiz ama, özelliği yoktu, Topkapı Sarayı içindeki tarihi lokantada olması gereken.. Oysa Kanlıca'da İkinci Bahar'daki aile yemeğimiz, tam da buydu işte..
M. Ali Ağabey (Kışlalı) gelmiş Ankara'dan.. Serpil'de kalıyor, Tuzla'da.. Toplandık gittik..
İkinci Bahar'ın sahipleri, şefleri, servisleri, her şeyleri Sinem'le Erdoğan karşıladılar bizi.. Erdoğan Kanlıca'nın çocuğu.. Küçük yaştan o işlere başlamış.. Eşi Sinem Mutfak Akademisi mezunu.. Anadolu'yu çağdaşlaştırma, evrensel lezzete uydurma işi onun.. Dedim ki Sinem'e "Sana teslim olduk.." O zaman "Azar azar, tadımlık sofrası yapalım" dedi.
En taze sebzelerimizle salatamız ortaya konduktan sonra, servis başladı.. Önce çorba.. Bizim Kilis'ten yuvalama.. Ardından müthiş ama müthiş bir lezzet ve Kanlıca yoğurduyla servis edilen yaprak sarması.. Yapraklar o sabah dalından alınmış.. Sonra benim "İkinci Bahar" favorim, Tandır.. Dört saatte pişiyor, ağır ağır.. Ardından, dürümlenip kesilmiş beyti parçaları.. Sonra ala nazik.. Öyle ölçülü koyuyor ki Sinem tabaklara.. Patlamıyor, tadıyorsunuz gerçekten..
Finalde gene ev yapımı dondurma ve irmik helvası..
..Ve de unutmadan.. Arkada, sohbeti engellemeyen, fonda kalan enfes bir müzik..
Bu arada, İkinci Bahar'ın o şirin, çepeçevre çeviren harika çiçeklerle rengarenk bahçesi tıklım tıklım dolu..
Sinem'e önce çiçekleri sordum.. "Bunlar nasıl böyle coşuyor, bana da öğretsene" diye.. "Erdoğan her sabah onları sever, okşar" dedi..
Kalabalığın sebebi.. Aslında İkinci Bahar'ı o gece Zuhal Olcay kapatmışmış.. Ben "Geliyorum" deyince bir masa ayırmışlar. Zuhal film çekiyor. Civarda seti var. Set ekibine İftar yemeği veriyormuş meğer, İkinci Bahar'da.. Yaşa Zuhal!..