Kilis'te dedem Müftü Muharrem Efendi'nin fetvasıyla, arife günü öğle ezanına kadar tuttuğum orucumla ilk ramazanımı anlatmıştım geçen hafta sonu.. İlkokul birdeyim o zaman..
Ertesi yaz, gene Kilis'e gittik, Necati Dayım'la.. Bu ikinci ramazanım..
"Bu defa ille de tam tutacağım" dedim dedeme..
"Tamam" dedi.. Gene sahura kalktık ailecek.. Anne annem, dayılar, teyzeler.. Neşeyle yedik içtik..
Sabah kolay geçti, öğleden sonra rehavet çöktü. Oyunu falan bıraktım.. Dedemin Kıble odasında bir sedir var ona uzanır gibi oturuyorum. Dedem de masasında çalışıyor..
"Bu gece namaza da gitmek istiyorum dede" dedim.. Namaz dediğim teravih.. Ramazana özel namaz..
Cami, evin hemen kapı karşısı.. Dedemin camisi diye biliniyor..
"Olur" dedi..
"Ama ben hiç dua bilmiyorum, bana namaz dualarını ezberlet. Namaz kılmayı da öğret" dedim..
"Otur bakiyim karşıma" dedi..
"Camide namaz kılmak kolay.. Önümüzde imam var.. O ne yaparsa, göz ucu ile takip edersin, aynisini yaparsın.."
"Peki ya dualar" dedim..
"Bak oğlum" dedi, "Müslümanlığın öbür dinlerden en büyük farkı, Tanrı ile insanın arasına hiç kimseyi koymamasıdır.. Biz din adamları, müftüler, imamlar, Hıristiyanlardaki gibi bir ruhban sınıfı değiliz. Bizim dinimizde her şey, seninle yüce Tanrı arasında.. Tanrı her yerdedir. Herkesi dinler ve anlar.. Yani her dili bilir.. Sen imamın hareketlerini taklit ederken, dua olarak içinden ne geliyorsa onu söyle.. Tanrıdan ne diliyorsan, yakar.. Ne sözler veriyorsan ver.. Okulunu bitirip adam olmak mı istiyorsun?. Yalan söylemeyeceğine, kimseye iftira atmayacağına, kibirli, kırıcı olmayacağına söz mü veriyorsun, ver.. Müslümanlık'ta esas olan niyettir. Sen iyi niyetini hangi dilden söylersen söyle, önemli değil, Tanrı seni anlar ve namazını kabul eder.." Yaz günü oruç uzun.. Kilis'te hava iyice sıcak.. O zaman klimayı geç, vantilatör bile yok.. Bir yandan da açlık.. Bunalmaya başladım..
Gözüm duvardaki saatte.. Bir saat var.. Yarım saat var.. Ama başım dönmeye, midem bulanmaya başladı.. Tam 10 dakika falan kalmış topun patlamasına, dayanamadım, kustum..
Kusmak iftarı bozar diye biliyorum.. Başladım ağlamaya.. 10 dakika için oruç gitti diye..
Dedem başıma geldi..
"Bak oğlum..Bazı inanışlarda bozar, ama bizde bozmaz, merak etme" dedi.. "Üstelik sabah sana anlattım. Tanrı senin yaptığına değil, niyetine bakar.. Sen oruç tutmaya niyet ettin, elinden geleni de yaptın ya, kabul eder, Tanrı, merak etme.."
İftarı nasıl bir keyif, neşe ile yaptık.. Sonra da camiye, teravih kılmaya.. Tam da dedemin öğrettiği gibi kıldım namazı, imama bakarak ama içimden Tanrı ile konuşarak..
Bugün bakıyorum da, dedem hem de nasıl haklıymış.. Tanrı dileklerimin, sekiz yaşındaki küçük Hıncal'ın dileklerinin hemen hepsini kabul etmiş!..