Dün yazdım.. Bugün de yazacağım.. Çünkü "bir dokun bin ah dinle" durumundayım..
Şimdi şu haberi okuyun.. Geçen haftanın en önemli olaylarından biriydi bence.. Kaç kişi duydu, okudu bilmem..
"Tabiatı ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Kanun Tasarısı, Gezi Parkı protestoları nedeniyle Meclis Genel Kurulu gündeminden şimdilik geri çekildi.
113 sivil toplum örgütünün itiraz ettiği tasarının bu hafta Genel Kurul gündemine alınacağı duyurulmuştu. Ancak Gezi Parkı eylemleri nedeniyle AK Parti Grubu'nun tasarı görüşmelerinin gündemden çekilmesi için başvuruda bulunduğu öğrenildi.
Doğal koruma alanlarında Orman ve Su İşleri Bakanlığı'nı tek yetkili kılan tasarı, turizm teşvik kapsamındaki kıyılarda da fabrika, elektrik santrali gibi yapılaşmanın önünü açıyor."
Şimdi bakın olay neden önemli..
Hükümet teklifi olduğu için kabul edilmesi kesin bir tasarı, Gezi Parkı eylemleri dolayısıyla AKP gurubu tarafından geri çekiliyor.. Yani AKP Gurubu çevre bilinci açısından önemli bir eylem sürerken, ortalığı kızıştıracak yeni bir olay yaratmayı uygun bulmuyor..
Güzel değil mi?..
Güzel ama, AKP gurubu geçen hafta toplanmadı ki..
Çünkü Başbakan yurt dışındaydı..
Parti lideri yurt dışında olduğu zaman, bu ülkede guruplar toplanmaz..
Çünkü haber kanallarımız sayesinde gurup toplantıları anlam ve işlev değiştirmiş, liderlerin millete hitabına dönmüştür.
Biz Mekteb-i Mülkiye'de bir yandan okulda okuyarak, bir yanda, gazeteci olarak izlediğimiz Meclis'te görerek öğrendik ki, "Gurup Toplantıları" parti içi tartışmaların yapılması içindir.
Bu toplantıda herkes ne düşünüyorsa söyler. Konu Meclis'e gelecek bir olaysa, tartışma sonunda oylama yapılır ve gurup kararı alınır. Artık partili tüm milletvekilleri kişisel görüşleri ne olursa olsun, gurup kararına uyarlar..
Şimdi böyle bir şeye rastlayanınız var mı?.
Günümüz gençlerine sorun bakalım "Gurup toplantısı ne demek" diye..
"Lider konuşur, şakşakçıları alkışlar, TV'ler canlı yayınlar" derler. O kadar..
Bakın..
Taksim Gezi Parkı gerilimini çok daha arttıracak bir yasa tasarısı, çok akıllı, çok da politik bir kararla geri çekildi.
Peki kim karar verdi, bilen var mı?.
Haberi yazan muhabir "AKP gurubu kararıyla" demiş..
Hangi gurup, nerde toplanmış?. Öneriyi kim yapmış.. Kim lehinde, kim aleyhinde konuşmuş.. Başbakana soran olmuş mu?.
Bunların hiçbiri haberde yok.. Zaten haberin kendisi yok.. Ben yazmasam burda kaçınız biliyordu?.
O zaman kimden, nerden çıktı bu geri çekme kararı?. Nerde gazetecilik.. Hani "Kim, ne zaman, nerde, nasıl, niçin.."
Şimdi, salı günlerini "Kara salı"ya çeviren o öfke, nefret ve kin konuşmalarıyla dolu "Gurup" yayınlarını canlı yapmanın, yangına körükle gitmenin "Aman konuş.. Aman öfke, aman kin ve nefret yarat" demek mi, medyanın görevi..
Sen canlı yayınlamazsan, o liderler konuşmaya gerek görmezler..
Gurup toplantıları da aslına, yani demokratik görevlerine dönerler..
Böylece biz de mesela AKP ve MHP'de Taksim'in yanında, CHP'de Taksim'in karşısında olanlar var mı, varsa kimler ve ne diyorlar, öğreniriz..
BDP gurubunun Sırrı Süreyya Önder eylemine nasıl baktığının farkına varırız.
Kolay, ucuz ve yavan gazetecilik, giderek yozlaşmaya yol açıyor, bunu da bilelim ve görelim artık..
Her konuşana kamera koşuşturmak ve "Canlı yayıncılık" değildir, Haber Televizyonları..
Biriniz öğrenin.. Biriniz fark yaratmaya "Cesaret" etsin artık, ne olur!..