Rize olaylarını çok özenle, dikkatle ve önemle analiz etmekte büyük yarar var..
Orda ne oldu?.
Bir gurup insan, Gezi Parkı eylemcilerine destek olmak için toplandı. Toplantı, onlardan çok daha büyük bir başka gurubun baskınına uğradı.
Sayıları az eylemciler civardaki bir binaya sığındılar. Baskına gelenler binanın etrafını çevirdiler..
İşin sonunun nereye varacağı belli değildi. Yeni bir Sivas yaşanabilirdi. O zaman da tüm ülkede neler olurdu, düşünmek dahi istemiyorum.
Rize polisi derhal duruma el koydu.. Binayı saran kalabalığa "Dağılın" uyarısı yaptı. Dağılmadılar. Polis harekete geçti..
Kime karşı..
Bizzat Başbakan'ın "Evlerinde zor tutuyorum" dediği insanlara karşı, Başbakanın seçim çevresinde, ayni Başbakan'ın emrindeki polis, biber gazı ile harekete geçti. Bunu herkes iyi değerlendirsin. Polis hakkındaki genellemelerin ne kadar yanlış olduğunu görsün. Her mesleğin iyisi var, kötüsü var. Bizim yok mu?.
Rize polisi de biber gazı kullandı.
Çünkü sayıca azlardı. "Dağılın" uyarısı yapmışlardı. Dinleyen olmamıştı. İçerdeki insanların canı, giderek ülkenin düzeni tehlikedeydi. Rize polisi biber gazı kullanmakta tereddüt etmedi.
Yani "Biber gazı kullanmak" tek başına orantısız güç değildir. Acımasız eylem değildir.
Sebep, sonuçları meşru kılar..
Rize polisi, Rize'de yüzleri, belki de ülkede binleri, on binleri kurtardı.
Polisin biber gazı ile dağılanlar, yeniden toplanmaya başlayınca, Rize Belediye Başkanı olay yerine geldi.
Ortaya çıktı. Baskın yapanlarla konuştu, ikna etti, dağılmalarını sağladı. Binanın içine sığınanlar sağ salim evlerine döndüler..
Görev bilincindeki Rize polisi ve sağ duyu sahibi Belediye Başkanı şimdi düşünmek bile istemediğim bir felaketi önlediler.. Tebrike layıklar..
Bu ülkeyi, özellikle İstanbul'u yönetenler ve eylemciler de Rize'de olup bitenlerden ders almak zorundalar..
Bu gazeteyi ben hazırlasam, birinci sayfayı baştan sona Rize'ye ayırırdım!.
Çünkü Rize'den hepimizin, ama hepimizin alacağı dersler var.. Olay öyle haber kanallarında 30 saniye ile geçecek cinsten değil!..