En sevdiğim tespihti. Cebimde taşırdım hep.. O yüzden kaybettim zaten.. İçime oturdu.. Bir usta yollamıştı bana.. İmamesine de adımı yazarak.. Ama kim?.
Brezilya'da yetişen bir ağaçtan yapılmıştı taneleri.. Zeytin çekirdeği gibiydi bana geldiğinde.. Tırtıklı, karamsı.. "Çektikçe cilalanır" yazıyordu içindeki notta.. Aynen öyle oldu, seneler içinde.. Gıcır ve pırıl.. İşte tam da o sırada kaybettim iyi mi?.
Önüme gelene dertleniyorum.. Güven (Osma) demez mi, "Onu sana ben yollattım. Hüseyin Usta yapmıştı.. Gazi Osman Paşa'da atölyesi var.."
"Derhal beni götürüyorsun" dedim.. Bir öğlen çıktık..
Otobanlar, ana caddeler, kargacık, burgacık ara sokaklar derken, dışardan hiçbir şey belli olmayan ıssız bir kapının önünde durduk.
Kapıyı Hüseyin Usta açtı.. Derme çatma görünüşlü bir oda.. Dağınık.. Hırpani.. Tam karşıda minik bir tezgâh.. Orada, burada tespih malzemeleri..
Türkiye'de topu topu dört tespih ustası kalmış.. Biri Hüseyin Usta..
Girdiğimiz odaya iki kapı açılıyor. Sağdakine girdik. Burası ustanın ofisi.. Yani girişle alakası yok. Bir Genel Müdür odası sanki, döşemesi, kitaplıkları, maroken koltuklarıyla..
Hüseyin Usta dünya tatlısı bir adam.. Nasıl hoşsohbet..
Anlatıyor, dinliyoruz.. Dinlemeye doyamıyoruz..
Tespih sanatını, tespih meraklılarını, koleksiyoncuları anlatıyor.. Anlatırken örnekler gösteriyor..
Yani inanılmaz.. Bir tespih tanesi, beyaz.. Üzerinde harika işlemeler var.. Seyrek bir örgü gibi.. Aradan, içindeki ikinci taneyi görüyorsunuz.. Hepsi tek parça.. Bir tanenin içinde ikinci taneyi işlemişler, sonra üstteki taneyi işlemişler..
"Pösteki sayan deli, senin yanında akıllı sayılır usta" dedim..
Güldü..
"2.5 ay sürdü yapılması" dedi.. İki buçuk ayda bir tespih..
"Vay" derken, "Vay vay" dedirtti bana..
Yapıldığı madde Mamut dişi.. Mamut.. Yani şu bildiğiniz, tarih kitaplarında okuduğumuz, resimlerini gördüğümüz, filin atası ve devasası nerdeyse bilim kurgu hayvanı..
Küresel ısınma falan derken, Sibirya'da bir yerlerde buzullar erimiş, mamut iskeletleri aynen çıkmış ortaya.. 80 ton mamut dişi bulmuşlar.. 70 tonu her nasılsa Türkiye'ye gelmiş..
300 kilosunu da Hüseyin Usta almış..
Yani biz de gazeteci olacağız.. Yahu neler oluyor, dünyada, Türkiye'de haberimiz yok..
"Buna paha biçilmez şimdi" dedim.. "Öyle değil" dedi.. "Tespihe büyük parayı koleksiyoncular verir.. Onlar da, sadece kendilerinde olsun isterler.. Türkiye'ye 70 ton Mamut dişi girince, bu tespihin koleksiyoncular için fazla değeri kalmadı.."
Üzerindeki işe göre, 5 binle, 15 bin dolar arasında gidiyormuş, koleksiyoncu tespihleri.
"Bugüne dek yaptığın en pahalı tespih" dedim.
"122 bin dolar" dedi.. Som altından taneler, müthiş bir kuyumculukla işlenmiş.. Her tanenin üzerine de pırlantalar kakılmış..
"Kim verdi 122 bin doları" dedim..
Cübbeli Ahmet Hoca vermiş, iyi mi?. Hapse girerken istemiş..
"Bu serveti nerden buluyor" dedim..
"Müritlerinden mi topluyor?."
"Cübbeli, çok varlıklı bir ailenin oğludur" dedi..
Hüseyin Usta'nın bu işe başlaması tesadüf.. Askerliği beraber yaptığı arkadaşı Kapalıçarşı'da kuyumcuymuş.. Teskere alırken birlikte çalışmaya karar vermişler..
Bir gün dükkâna elinde görkemli bir tespihle, dükkân sahibinin bir arkadaşı gelmiş.. Hüseyin Usta tespihe bakmış, bakmış..
"Bunu ben de yaparım" demiş.. Adam "Aynisini yap, sana istediğin arabayı sıfırdan alırım" diye iddialaşınca, Hüseyin Usta kolları sıvamış..
"Bire bir yaptım" diyor.. Adam bakınca şaşırmış.. "Yürü galeriye, istediğin arabayı seç" demiş..
"Rüyalarımı süsleyen arabayı seçtim" diyor Hüseyin Usta..
Neymiş bilir misiniz?.
Doğan bile değil.. Şahin!.. Mersedes aklına bile gelmemiş..
İşte tespihçiliğe başlama hikâyesi..
Zamanın en büyük ustası, 2003'te kaybettiğimiz Yusuf Özgen'le 2003'e kadar yedi yıl çalışmış. Ondan sonra da bu atölyeyi kurup, kendi çıraklar yetiştirmeye başlamış.. Ama inatla devam eden pek yok..
"Şimdi kaç usta var" dedim..
"Dört kişi kaldık" dedi.. "Bu meslek de ölüyor.."
"Ölmemeli usta" dedim..
Bu ülke tespih işini hâlâ magandalık sanıyor.. Binlerce yıl evvelden, en uzak doğudan, Budizm'den gelen, sonra Musa, İsa ve Muhammed'in izleyenlerin ortak inanç taneleri haline gelen tespih, günümüz bilim adamlarınca, ilaç olarak tavsiye ediliyor.. Yutulan değil, elde çekerek, yan etkisiz ayni etkiyi sağlayan, sakinleştirici, endişe giderici ilaçlar.. İngilizce adlarının "Worry Beads/ Endişe Taneleri" olması bundan.. "Bu meslek bu yüzden ölmemeli" dedim..
İki saat kaldık Hüseyin Usta'da.. İki saat daha kalsam, kitap yazardım..
Hafta sonu eklerini düşündüm gazetelerin.. Cumartesi, pazar sayfalar, sayfalar sayfalar..
Konuya bakar mısınız?.. Bir de fotoğraflarını çek.. Atölyenin.. Tespihlerin. Bir Mamut dişinin nerden, nasıl gelip, nasıl ince işlenip tespihe dönüştüğünü fotoğraflarla anlat..
Olur mu?.
O zaman gazeteci olursun..
Boş ver.. Ver birinin eline teybi.. Gitsin bir ikoncana sorsun.. Çöz, yaz.. İki de seksi fotoğraf.. Bitti, gitti..
Kim arayıp bulacak Gazi Osman Paşa'nın ara sokaklarında Hüseyin Usta'yı..
Bulan var.. Amerikalı koleksiyoncular.. Binlerce dolara tespih ısmarlamak için arayıp buluyorlar..
Onun için Hüseyin Usta "Kent merkezinde bir AVM'de 20 metre vitrinli dükkana ihtiyacım yok, arayan beni dünyanın öbür ucundan buluyor" diyor..
Arayan!..