Spor dünyası geçen hafta bir cinayet haberiyle sarsıldı.. Lance Armstrong'tan hemen sonra, dünyanın sevgilisi bir başka spor ilahı, Oscar Pistorius da çöktü. Diz ve ayak arasındaki kemikler oluşmadığı için iki bacağı da doğumdan hemen sonra diz altından kesilen Oscar, dünyaya örnek bir yaşam mücadelesi vermiş ve bir engelli olarak Olimpiyatlar'da, hem de Engelsiz Olimpiyatlar'da yarışabilecek düzeye erişmiş, Engelli Olimpiyatları'nda ise, madalya üstüne madalya kazanmıştı.
İşte bu adam, şimdi Sevgililer Günü'nde sevgilisini öldürmekle suçlanıyordu.
Oscar ifadesinde "Sabahın dördünde evinde gürültüler duyunca uyandığını ve karanlıkta silahına davranıp ateş ettiğini" anlattı. Vurduğunun o saatlerde sürpriz yapmak için gelen sevgilisi olduğunu daha sonra anlamıştı. Bunları söylerken ağladı ama, savcı pek inanmış görünmedi.
Bana sorarsanız, "Doğru" olabilir.. İki sebepten..
Bir..
Güney Afrika dünyanın en çok suç işlenen ülkesi.. Buraya gidenler, seyahat öncesi nasıl uyarıldıklarını bilirler. Ülkede zenginler, elektrikli çitlerle çevrilmiş mahalleler, silah deposuna dönmüş evlerde yaşarlar. Oscar'ın evi de böyle..
İki..
Sevgililer Günü geleneğinde, bir inanç vardır. O günün sabahı, sevdiğinizin ilk gördüğü insan siz olursanız, artık sizi hayat boyu sever.. Bu yüzden dünya üzerinde yığınla genç, sabahın köründe, sevgilinin evinin kapısında pusuya yatar. Kapıdan çıkar çıkmaz karşısına ilk çıkan olmak için.
Oscar'ın sevgilisinde evin anahtarı olduğu için, bu sürprizi evin kapısında değil, yatak odasında yapmak istemiş olabilir. Bu istek de, "Her taraf canilerle dolu" paranoyası içinde yaşayan ülkede pahalıya patlamış olabilir.