"Bi şehr-i Stanbul ki" diye başlamış şair.. Öyle paha biçilmez olduğunu anlatmış ki, "Bir sengine yekpare Acem mülkü fedadır" demiş..
Yani "Bir taşına, bütün İran feda olsun.."
Bir İstanbul şehri gerçekten öyle.. Ama bugün bir İstanbul daha var ki, ötekiyle yan yana, iç içe yaşıyor.. On para etmez..
Birinci İstanbul, yıllardan beri çirkinleştirmek için elimizden geleni yaptığımız, hâlâ da yapmaya devam ettiğimiz, korumaya asla almadığımız halde, "Hâlâ ve hâlâ" güzel bir Cennet-i Ala!..
Öteki, sorunları, en kolay çözülecek sorunları bile kimse aldırış etmediği, kimse sahiplenmediği için çözülmeyen (Çözülemeyen değil) ve her gün biraz daha yaşanmaz hale gelen "Cehennem" İstanbul!.
Bugün pazartesi.. Keyfimi kaçırmak, pazartesi belirtisine yenilmek istemiyorum. Bu yüzden "İlk" İstanbul'u yazacağım..
"Cennet-i Ala"yı.. Ve bu cennetin nasıl muhteşem bir kültür, sanat merkezine dönüştüğünü..
Cuma akşamı, nerdeyse yazı tura atacak hale gelmiştim.. Yapacak o kadar şey vardı ki, bu "Cazip" kentin sunduğu..
Canı cehenneme Muhteşem Süleyman'ın, canı cehenneme twitler, chatler, faceler sanal dünyasının.. Gerçek İstanbul o kadar güzellikler sunuyordu ki, meraklısı ve imkanlısına..
Eledim, eledim iki tane kaldı, ayıramıyorum..
Biri, Floransa Senfoni (Maggio Musicale).. Şef de Zubin Mehta.. Yaşayan en büyük şef.. Viyana Filarmoni ile Antalya Aspendos'ta yarattığı hayal kırıklığından sonra bize borcu var.. Konuk solistleri, dünya çapında Türk Piyano ikizleri.. Süher ve Güher Pekineller.. Haliç Konser Merkezinde..
Öteki.. Bir başka dünya çapında Türk Piyano İkizleri, Ferhan ve Ferzan Önder.. Gene dünyaca ünlü Perküsyon gurubu Martin Grubinger beşlisiyle.. CRR'de..
Çözümsüzlük içindeyken, Kadir aradı.. Kadir Dursun.. Klasik müzik fedaisi.. Meğer Ferhan'la Ferzan'ın da yardımcısıymış..
"Hıncal Ağbi, sen Zubin'i seçersin bu gece biliyorum. Ama Ferhan ve Ferzan'ın konseri cumartesi öğleden sonra da tekrar edilecek" deyince "Heyyy" diye bir çığlık attım resmen.. İyi olacak hastanın, hani..
Haliç, ayrı bir yazı konusu yapacağım, iyi düşünülmüş ama kötü yapılmış bir merkez. Konser salonunun akustiği bozuk olur mu?.
Program Verdi/ Talihin Kudreti uvertürüyle açıldı. Sonra Pekineller geldiler.. Bela Bartok "İki Piyano, Vurmalılar ve Orkestra için Konçerto.."
Uvertür ısındırır gibi oldu ama, Bartok'u pek sevemedim. Konser benim için Pekineller'in, orkestrasız yaptıkları bisle başladı.. Witold Lutowski'nin Paganini Çeşitlemelerinde Süher ve Güher muhteşemdi.. Salon yıkıldı. Bana sorarsanız Pekineller en az iki bis daha yapmalıydılar.
İkinci yarı Dvorak'ın 7. Senfonisi'ne ayrılmıştı. Klasik müzik ustaları için pek cazip değil. Bazıları gitti, bazıları Zubin hatrına kaldı. Oysa ben bayıldım.. Özellikle üflemeli çalgılar, hele flüt müthişti. Genel seyirci için harika bir Light Classical Music.. İşi bilenler böylesini sevmiyorlar demek..
Mehta, ilk biste gene Dvorak'tan daha da light bir Slav dansı çaldırdı. Çok hoştu.. Ama arkadan gelen Rimski- Korsakov ve İspanyol Capriçyosu, salonda resmen 7.2 ölçüsünde deprem yarattı.. Ziller, kastanyetler ve gene o harika üflemeliler.. Alkış, kıyamet 15 dakika sürdü..
Ya ertesi gün.. Ertesi günü daha da ballandırmak istiyorum.. Onun için, yarın..