Eve döndüm.. İlk işimdir. Bir Haber TV'si, açar, alt yazıları okurum. "Ne var, ne yok" diye.. Bir alt yazı geçiyor.. "Tunceli'de şehir içinde patlama.. 6 asker, bir sivil şehit" diye.. Ekranda bir yorum programı.. Balyoz davasını konuşuyorlar.. Öbür kanal.. Öbür kanal.. Öbür kanal.. Hepsinde durum ayni.. 7 şehit bir minik alt yazı.. Hepsi Balyoz üzerine tartışma programı yapıyor.. Herkes, herkesin bildiğini tekrar ediyor.. Yeni bir şey yok..
İki şeye takıldım.. Birincisi Haber Televizyonculuğu hızla bitiyor.. Hepsi masa başında bedava programlar, ya da belgesel, falan filan diye geceleri dolduruyorlar. Habercilik, 9- 17 mesai yapıyor sanki..
İkincisi.. Yahu bu ülkenin doğusunda yollar bomba ve mayın tuzaklarına döndü. Durmadan patlama.. Durmadan patlama.. Durmadan şehitler.. O hale gelmişiz ki, 7 şehidi kanıksamışız. Bizim için haber bile değil.. Y
ani böyle yaparsak, terör bitecek mi?. En son mücadele yolumuz bu mu?.
Öfkeyle televizyonu kapadım, masamın üzerinde duran günlük gazeteleri önüme çektim. Gözlem en tepede duruyor. İzmir'de yayınlanan haftalık bir gazete.. Aboneyim.. Bir defa Ağabeyim yazıyor, onu okumak için.. İkincisi M. Ali Ağabey var, 15 günde bir.. B
u ülkenin belki de tek "Asker" muhabiri ve yorumcusuydu. Radikal, o "Tek"i bile çok gördü. Oysa 40 yıldan fazla Ordu'yu yakından izleyen tek gazeteciydi Kışlalı.. Time, New York Times ve Daily Telegraph'ın Türkiye muhabiriydi çünkü ve onlar, asker haberleriyle çok ilgiliydiler.
Yıllar yılı, Ordu'da neler olduğunu, güncel olaylarla ilgili askerin neler düşündüğünü, Kışlalı'nın satırlarında ve satır aralarında buldum.
Askerin bir yandan terör, bir yandan darbe davalarıyla en gündemde olduğu dönemde, Kışlalı'dan vaz geçilmesini de bir türlü anlayamadım.
Gözlem'in birinci sayfasında M. Ali Ağabey'in anonsu var. Terörle ilgili soruları yanıtlamış. Sorular da, yanıtlar da ilginç.. En önemlisi, en sonuncusu..