Bir aileye sahip olmak nasıl bir mutluluktur, biliyor muyuz acaba?.. Aile ve aile dostlarıyla bir arada olmanın zevki, keyfi başka bir şeyle ölçülebilir mi?.
Bodrum gecelerinden sonra, bu defa da İstanbul'da buluştuk hafta sonu.. Ağbim Öcal ve Özay İzmir'den geldiler.. Serpil zaten Tuzla'da yazları.. Bodrum'da o yoktu, bu defa da Kemal.. Bir gün dört kardeş de bir araya geliriz, üçlüsü bu kadar güzel olursa, varın dördünü hesaplayın..
İlk gecemiz Nişantaşı'nda yeni açılan Marifet'te geçti.. Didos aradı.. Benim yıllanmış dostum Didem Taslan.. Üç arkadaş, yeni bir yer açmışlar, Harbiye askeri müzesinin yanında, Vali Konağı'nda..
"İlle gelin" dedi, hele ağbimlerin de hafta sonu İstanbul'da olacağını duyunca..
Dostlara da haber verdik.. Bizim aile, Didem'in ailesi olduk mu kocaman bir dostlar masası.. Nikahından beri görmediğim Sinoş da uzun yoldan erişmiş.. Eşi ve etrafta koşuşan oğluyla.. Bizim minik Sinoş bir de anne..
Marifet, iki kat.. Giriş asıl kışlık mekan.. Ama merdivenden indiniz mi, dünya güzeli bir Nişantaşı bahçesi.. Dört bir yanı yeşil.. Dev ağaçlar.. Bir doğal rüzgar duvarı..
Geçen yıllarda, Caddebostan'da en favori mekanım Güveççi Abdullah'ta tanımıştım. Gitarı eşliğinde mikrofonsuz müzik yapan Ferit'i.. Alaturka, alafranga öyle bir keyif müziği yapıyor ki, onu da çağırdım.. Akşam üzeri tam hareket etmek üzereyiz. Günce Kız telefon etti. Günce de ben ona "Kız" ekledim.. Kazım Baba'nın gözdesiydi.. Ağbim ve Özay da çok sever.. Aylardır kayıptı.
"Ağbim de geliyor" dedim.. "Ben de geliyorum" dedi..
Bir de sürpriz konuk.. Ahmet'in (Kışlalı) bana emaneti, en küçük kızı Nilhan, İstanbul'a geldi, hafta sonu.. Orta 3'te.. Bugün okulu açılıyor.. "Tatilin sonunu Hıncal Ağbimle yapacağım" demiş annesine.. Ailenin prensesi de aramızda yani..
Harika bir masa olduk.. Az sonra üstü de harika oldu.. Orhan Usta..
Ben "Adana" deyince, Bedri Usta'yı tanırım.. Yüz Evler Bedri.. Şimdi Çifte Havuzlar'da kendi dükkanı dolup taşıyor.. Orhan, Bedri'nin kardeşiymiş meğer.. Ayni ocaktan yetişme olunca.. Mezeler harikaydı ama, sıcaklara geçince Ağbim Orhan'ı fırçaladı.. "Bu harikalar varken soğuklarla bizi niye doyurdun" diye.. Orhan'la, ağbim meğer İzmir'den tanışırlarmış bilmeden.. Orhan askerliği İzmir'de yapmış. Ege Ordu Komutanı'nın özel ahçısı.. Ağbim de İzmir Gazetecileriyle sık sık paşanın konuğu..
Bir sıcak sunumları var, görmek gerek.. İnce uzun bir sehpa konuyor masanın üzerine.. Boydan boya uzanmış, adanalar, şişler, pirzolalar, tavuklar.. Hepsi ayrı lezzet.. Ama ben ihtiyatlıyım.. Orhan, Bedri'den kopya almış, Adana Tava diye.. Didoş kulağıma fısladı ağır gidiyorum, bandıra bandıra yemek için. Sonra da harika kadayıf tabii.. Yemekler biterken Ferit gitarı aldı eline.. Nasıl güzel söylüyor.. Başta Serpil, herkes mest.. Günce de coştu tabii.. Kaptı gitarı Ferit'in elinden.. Bir Günce bir Ferit, arada düetler ama hepsinde bizim dostlar korosu..
Didos, harika bir gece yaşattı bize.. Marifet'e çok gideriz artık.. Hele de kış gelmeden bahçede..
İkinci gecemiz bizim bahçedeydi.. Pazar altıda Fener, sekiz buçukta Cim Bom maçı var ya.. Millet zaten bizde..
Yasemin de bir sürpriz yapmış..
Musa dağa gidemedi ya, dağ Musa'ya geliyor o gece.. Ramiz, yıllardır beni bekler.. Ağbimin yakın dostu ama, benim yolum bir türlü oralara düşmedi. Ramiz yol kenarı olmaktan çıktı, ününü dünyaya yaydı. İstanbul'da şubeler açtı. Ben hala gideceğim.. Yasemin'le anlaşmış. Mangalı kurdular mı, en genç Ramiz ve danışmanları, dünya şirini Pelin hanım..
Fener maçı bitti, bahçeye doluştuk.. Bu nasıl köftedir?.. Ardından bir kadayıf, peynir tatlısı ve höşmerim ziyafeti..
Galatasaray maçı keşke başlamasaydı!..