Ben onun için gittim sırf.. Bir Çin filmi görmeye.. Çin'in 2012 En İyi Yabancı Film Oscar adayı, "Savaş Çiçekleri.." Bizim Bir Zamanlar Anadolu gibi.. Ve de Çin sinema tarihinin gelmiş geçmiş en yüksek hasılat yapan filmi.. Yani, ilk Çin filmim için iyi bir seçim..
146 dakika sonra bittiğinde, yani nerdeyse 2.5 saatin ardından, fikrim hâlâ değişmemişti..
"İyi seçim.. Gerçi biraz uzun.. İyi bir kurgucu eline makası alsa, tempoyu biraz daha hızlandırsa çok daha iyi olurdu ama, gene de başından sonuna iyi geçmiş iki buçuk saat" dedim, kendi kendime.. Şimdi de size diyorum..
Film aslında bir melodram..
Başından sonuna duygular üzerine gidip geliyor.. Bu arada tabii fena halde savaş karşıtı..
Bu arada, Japonları bugüne dek, Japon filmleri ve Efendi Toronaga gibi dizilerlerle tanıyanlar için ters.. Ben çocukken moda olan Amerikan İkinci Dünya Savaşı filmlerindeki korkunç Japonlar, bu defa misliyle dönmüşler..
1937'de Çin'i işgal eden Japonlar, ülkenin önde gelen kültür ve sanat kentlerinden Nanking'i işgal etmişler.. Ama ne işgal.. Kadın, çocuk demeden tüm sivilleri katlederek.. Tecavüz ederek. Dokunmadıkları sadece batılılar ve onların tesisleri.. Bunlardan biri de, kentteki Katolik Manastırı. Okulda küçük kız öğrenciler var.. Rahip bir kaza bombasıyla ölmüş.. Tipik bir Amerikalı serseri, bol para karşılığı rahibi gömme işini almış geliyor.. Bir yığın da genel ev kadını, Japonlardan kaçarken misyona sığınıyorlar..
Bir serseri.. Küçük kız öğrenciler ve fahişeler.. Etrafta da vahşi Japonlar..
Tahmin ediyorsunuz durumu değil mi?.
Çinli Yönetmen Yimou Zhang iyi iş çıkarmış.. Filmin Amerikalı baş oyuncusu Christian Bale, kariyerinin en iyi oyunlarından birinde..
Baş kadın rolündeki Ni Ni'nin fiziğine de, kimyasına da bayıldım. Küçük kızların lideri durumundaki Zhang Xinyi de alkışa layık..