Neler oluyor bize?.. İnsanlığımızı, dostluğumuzu, meslektaşlığımızı, vefayı bu kadar mı unuttuk..
Dün Eyüp Karadayı telefonda "Giderek azalıyoruz.. Yılmaz'ı da kaybettik" deyince "Ne?.. O bizim Yılmaz mıydı" diye bağırdım..
"Yılmaz Özgen" diye vefat ilanını görünce Hürriyet'te okudum. Gazeteciliği yoktu ilanda.. Hemen öbür ilanlara baktım. Bizim dernek TSYD ilan vermiş mi diye.. Yok.. Tüm spor sayfalarını elden geçirdim. Satır yok..
O zaman "İsim benzerliği" deyip geçmiştim çünkü..
Yılmaz, spor yazarlığının temel direklerindendir.. Ben İstanbul Üniversitesi'ndeki tek senemi okurken akşamları Necati Dayıma uğrardım, birlikte Kadıköy'deki evimize dönmek için.. Nezih Ağabay (Demirkent) spor müdürüydü. Dayım Bilgiç de spor istihbarat şefi.. Gene bu yakınlarda kaybettiğimiz Erol Kaner ve Yılmaz Özgen o servisin en acar elemanları arasındaydılar.. Her akşam buluşuyorduk. Çok iyi dost olmuştuk, ikisiyle de..
Yılmaz da harika bir insandı.. Sonra ben Ankara'ya döndüm. İlişki koptu..
Spor yazarlığı o zamanlar pek karın doyurmadığı için sonra meslek değiştirdi.
Değiştirince de, bizim dernek onu anında üyelikten ihraç etmiş meğer.. Ölümünde ilan verilmeyişi ondanmış..
Yahu "Kurucularımızdan, eski üyelerimizden" diye bir ilan verseler, batar mıydı dernek?.
Ama insanlık birazcık kurtulurdu..
Erol'a selam söyle Yılmaz!.