Ne hoştu Radikal'in habere koyduğu başlık.. "Dualar 'Emmanuelle' için.."
Günümüz kuşakları bilmezler bile,.. Nostaljik müziğe meraklı olanlar içinde o unutulmaz şarkısını mırıldananlar çıkar belki..
Haa.. Bir de adıyla anılan hasır koltuğu hatırlanabilir..
Oysa 70'li yıllara nerdeyse imza atan filmdi Emmanuelle.. Topu topu 500 bin dolara mal olan bu Fransız filminin ortalığı birbirine katacağı, gösterildiği, gösterilmediği tüm ülkelerde olay olacağı, maliyetinin 200 misli, 100 milyon dolar gişe getireceği kimin aklına gelirdi ki..
..Ve de ben dahil, dünya üzerinde milyonlarca genç adamın, adını ilk defa duydukları Sylvia Kristel diye bir Hollandalı, Marilyn Monroe ile simgelenen seks bombaları ile taban tabana zıt, minyon bir kıza aşık olacağı..
Sylvia, masumiyetin dişiliğiydi ki, en tehlikelisi budur..
Emmanel Arsan'ın ayni adlı romanından çekilen film, bugün için bile fazla ileri Açık Evlilik sürdüren bir genç kadının Uzak Doğu'da, seksi keşfetmesi, daha doğrusu Uzak Doğulu bir ustanın öğretisi ile uygulamasının öyküsüydü. Daha çekim sırasında olay yaratmış, gösterildiği anda efsane olmuştu.. 105 dakikalık filmin tamamını gösteren ülke pek yoktu. Sadece 10 dakika kesen Amerika en hoş görülüsüydü..
Filmin bizim sansürden geçip geçmeyeceği ilk günden itibaren tartışılıyordu..
Sonunda, kırpılarak izin verildiği haberi geldi.. Bizimkiler filmi 83 dakikaya indirmişlerdi.. Ama o bile büyük başarıydı.. Ne var ki tutucular, kıyamet koparmaya başladılar hemen..
O yıllar Ankara'da yaşıyordum.. Film İstanbul'da vizyona girecekti.. Girdiği gün, karşı olanların gösterileri bekleniyordu. Bu gösteriler tatsız sonuçlar verebilirdi. Filmin ilk gösteriminin ardından yasaklanması ihtimali vardı.. Bu riski göze alamazdım. Gece trenine atladım.. (O zaman para nerde..) Kuzen Doğan Şener Milliyet'te o zaman.. Onu da aradım.. Öğlen Beyoğlu muhallebicisinde tavuklu pilav ve yoğurta talim edip sinemanın yolunu tuttuk. İlk matineye.. Ne olur ne olmaz.. Sinemanın önü ana baba günü.. Bilet milet yok, ama karaborsa var.. 120 kuruşluk bilete altışar lira bayılıp içeri girdik..
Harika çekimler.. Harika müzik.. Harika bir kız.. Çarpıcı bir anlatım..
O akşam Haydarpaşa'dan trene binerken "Değdi" dedim, kendi kendime.. "Tüm yorgunluğuma değdi, Sylvia Kristel'i görmek.."
Sonra Emmanuelle 2 geldi tabii.. O da güzeldi.. Sonra sıradan 3 ve 4!.. Ardından TV dizisi falan da yaptılar.. Ama ilkinin yerini tutmadı hiç biri.. Sylvia da bir sürü başka film yaptı ama, Emmanuelle tipi onu öyle esir almıştı ki, ötesi olmadı..
Kayboldu ortalardan.. Geçen hafta beyin kanaması geçirip yoğun bakıma alındığı ve tıbben bitip duaların beklendiği durumda olduğu açıklandı, oğlu tarafından..
Ben bu satırları yazarken, yeni bir haber gelmemişti.
Emmanuelle, dualarla sürdürüyor yaşam savaşını..